Klaus RÖHRBORN Yaman

Özet

Uygur Budizminin çeşitli kökleri vardır: İlk önce batıdan, Toharlardan, Maitreya Budizmi gelmiş ve ardından Uygurlar Çin Budizminin değişik ekolleriyle tanışmışlardır. Tarihî Śākyamuni Buddha uzun zamandır nirvāṇada olmasına rağmen, bu iki akımın merkezinde, canlıların kurtuluşu için çalışan bir Buddha yer alır. Belli ki Maitreya Budizminin, Buddha ve nirvāṇa kavramlarıyla ilgili bü- yük bir sıkıntısı yoktu. Bu mezhebin Budholojisi aslında, Pali yazmalarında anlatılan Budizmin ilk yüzyıllarının anlayışının "genişletilmiş" hâlidir1 . Bu ise Uygurların Çinliler vasıtasıyla öğrendiği Budizmden farklıdır. Bu Budizm metafizik spekülasyonla kendini belli eder ve nirvāṇa yani dinginliğe ulaş- ma ve canlıların hidayete ermesi için aktif olarak uğraşan Buddha fikirlerinin nasıl birbiriyle çelişmeyeceği sorusu, Çin Mahāyāna'sının büyük problemlerinden biridir. Orta Asya Budizminin son dönemine kadar (14. yy.)2 , bu konudaki tartışma Tibet ve Çin'de kesintisiz devam etmiş ve Uygur Budizmini etkilemiştir.Budistler arasındaki bu konuya değişik çözüm önerilerini özetleyen çalışmalar mevcuttur3 . Batı ilmi de bu konuyla ilgilenmiş ve Avrupa'da Lambert Schmithausen ve öğrencileri rehberlik etmiştir4 . Uyguroloji alanında Jens Wilkens Altun Yaruk'un üçüncü bölümünün edisyonuyla öncü olmuştur5 . Biz burada, Avrupalı ve Japon araştırmacıların tartışmaları ışığında, Uygur kaynaklarını Hint ve özellikle Çin kaynaklarıyla ilişkilendirmeye çalışacağız.