Yusuf Azmun

Anahtar Kelimeler: Yansıma sözcükler, yardımcı fiil, fonetik değişim, ek

Özet

Türkçede çağır-, çığır- gibi fiillerin, ça ve çı gibi yansıma sözcüklere isimden fiil yapan +KIr- ekinin getirilmesiyle ortaya çıktığı söylenir. Hâlbuki, eski Türkçe metinlerde, Türkmencede ve Anadolu ağızlarında bu isimler çīḳ ve çāk şeklinde vardır ve sonlarına getirilen +lIK ekiyle yeni isimler yapılır. Hatta günümüz Farsçasında bile 'feryat, çığlık' anlamında cîŞ sözcüğü var ve bu yansıma sözcüğü zädän yardımcı fiiliyle birlikte 'çığlık atmak' anlamındaki cîŞ zädän birleşik fiilini oluşturmuştur. Bu fiilin Eski Türkçedeki karşılığı çīḳ ur-'dur. Bu da fonetik değişimlerden sonra çığırolmuştur. Çāḳ, bāḳ, Şīḳ gibi başka yansıma sözcükler de benzer bir fonetik süreç sonunda çağır-, bağır- ve Şīğır- olmuşlardır. Değişme sürecinde ur- yardımcı fiili ekleşmiş ve genellikle sonu /k/ ya da /ŋk/ ile biten yanısma ifade eden isimden fiil yapan +Ir- ekine dönüşmüştür. Bu ek /k/ ya da /ƞk/ sesleriyle biten çāḳ, Şīḳ, hayḳ, sīḳ gibi yansıma isimlerin sonuna getirilerek çāğır-, Şīğır- 'yüksek sesle seslenmek, bağırımak', hayḳır- ve sīğır-'ıslık çalmak' gibi fiiller türetilir. Türkmencede bu isimlerin sonuna isimden isim yapan +lIk eki getirilerek çāḳılıḳ, 'davet', Şīḳılıḳ 'bağırtı, şamata', hayḳılıḳ 'haykırış' ve sīḳılıḳ 'ıslık' gibi kelimeler türetilmiştir. Türkmence 'süpürge' anlamındaki sübse