Musa Salan1, Osman Kabadayı2

1Bartın Üniversitesi Çağdaş Türk Lehçeleri ve Edebiyatları Bölümü
2Kırşehir Ah iEvran Üniversitesi Türk Dili Bölümü

Anahtar Kelimeler: Söz başı ünlü düşmesi, ünlü düşmesi, ön sesdüşmesi

1. Giriş

Söz başı ünlü düşmesi (buradan itibaren SBÜD) sıklıkla rastlanan fonolojik bir olgu olmadığı ve bazı durumlarda etimolojik bilgi gerektirdiği için Türkoloji alan yazınına da çok sınırlı bir şekilde yansımıştır. Şimdiye kadar bu konuyla ilgili yapılmış en kapsamlı çalışma, 2003 yılında Vahit Türk tarafından kaleme alınan “Türkçede Ön Seste Ünlü Düşmesi (Aphaeresis-Aphesis) Örnekleri” başlıklı makaledir. Ne var ki o döneme kadarki söz başı ünlü düşmesi konusuyla ilgili literatürün söz konusu çalışmaya yeterince aksettirilemediği düşünüldüğü için bu konuyla ilgili yeni bir çalışma yapma gerekliliği hissedilmiştir. Bu makalede, SBÜD konusunun Türkoloji alan yazınına ne şekilde yansıdığı ve Türkologların konuyla ilgili görüşleri çeşitli örneklerle dikkatlere sunulacak, ardından konuyla ilgili bazı gözlem ve tespitlerde bulunulacaktır.

1.1. Kapsam ve Sınırlılık

Bu çalışma, çağdaş Türk yazı dillerindeki sözlükselleşmiş ve art zamanlı örneklerle sınırlıdır. Dikkate alınan kaynakların ağız malzemesini içerdiği durumlarda bu ağız örnekleri de çalışmaya dâhil edilmiştir; fakat yeni saptamalar için ağız sözlüklerine başvurulmamıştır.

Literatürde fonolojik tanımı ihtilaflı olan sandhi durumu örnekleri (cuma ertesi > cumartesi vb.)[1] de kapsam dışı tutulmuştur. Tarihî örneklere ise sadece çağdaş örneklerin geçmişteki izlerini belirtmek amacıyla yer verilmiştir.

Belirli bir Türk yazı dilinde tespit edilmiş SBÜD’lü bir kök veya gövde biçimi varsa, buradan türemiş sözcükler dikkate alınmamıştır. Örneğin, Gag. fala-’dan türeyen falan- ve falanık, Şor. rım’dan türeyen rımna-, Güney Sibirya grubu yazı dillerindeki ra-’dan türeyen rat- veya yine aynı grupta görülen rak’tan türeyen rakla-, rakta-, raktal-, raktat- gibi örnekler kapsam dışı tutulmuştur. Ancak eğer bunun gibi sözcükler iki farklı yazı dilinde ise bunlar o yazı dilleri için dikkate alınmıştır: (Bşk., Nog., Tat.) vat- ve (Gag.) fala- gibi.

Faydalanılan sözlüklerden alınan sözcük anlamları da sözcüğün temel anlamını verecek düzeyde daraltılmıştır.

2. Terim Sözlüklerinde SBÜD

SBÜD, müstakil bir ses olgusu olmayıp söz başı ses düşmeleri içerisinde yer almaktadır.

İngilizce dil bilimi ve dil bilgisi sözlüklerinde söz başı ünlü düşmesi çoğunlukla aphesis veya aphaeresis terimleri çerçevesinde ele alınmaktadır. Bussmann, aphesis ya da aphaeresis (ve ayrıca deglutination, procope, prosiopesis) olarak adlandırılan bu ses olgusunu sözcük başındaki bir ünlü, ünsüz veya hecenin yitimi (2006, s. 71) şeklinde açıklamaktayken Malmkjær, aphaeresis teriminde ele aldığı bu olguyu şu şekilde izah etmektedir: “Sözcük başı ünlüsü düşürülür, böylece takip eden ünsüz, sonraki sözcüğün söz başı ünlüsü ile birleşir (ör. it is > ‘tis)” (2009, s. 519). Trask ise, aphaeresis ve aphesis terimlerini ortak olarak “sözcük başında bir veya birden fazla parçanın yitimi” olarak tanımlamakla birlikte; bazı kaynakların aphesis’i “sözcük başındaki vurgusuz ünlünün yitimi”; aphaeresis’i ise “sözcük başındaki herhangi bir unsurun yitimi” olarak ayırt ettiklerini belirtmekte ve bu ayrımın ne yaygın ne de kullanışlı olduğunu eklemektedir (2004, s. 42).

Türkiye Türkoloji’sinin dil bilimi ve dil bilgisi terimlerine ilişkin sözlüklerinde söz başı ünlü düşmesi, ön ses düşmesi terimiyle adlandırılmaktadır. Hatiboğlu, ön ses düşmesi için “sözcük başındaki bir sesin kaybolması” tanımıyla birlikte iki SBÜD örneğini dikkatlere sunmaktadır (1978, s. 98). Vardar vd. yine aynı terim için “bir sözcüğün baş tarafındaki sesin kullanılmaz olması” tanımını vermektedirler (1980, s. 117). Korkmaz, ön ses düşmesi’ni boğumlanma koşulları, tekrarlı kullanımlar gibi çeşitli sebeplerle sözcüğün başındaki sesin düşmesi olayı olarak tanımlamakta (2017, s. 194) ve hem ünlü hem de ünsüzün düştüğü örnekleri sıralamaktadır. Karaağaç’a göre ön ses düşmesi “bir sözün ilk sesinin veya hecesinin düşmesi”dir. Araştırmacı, ünlü düşmesinde genel temayülün akıcı ve sızıcı ünsüzlerin önünde yer alan dar ve vurgusuz ünlünün düşürülmesi yönünde olduğunu, düşen geniş ünlülerin de çoğunlukla bir daralma sonucu düştüğünü ifade etmektedir (2018, s. 623). Karaağaç, ön ses düşmesi örnekleri olarak sözcük başında ünlü düşmesi (taşık- > çık- haricinde) örneklerini sunmuştur. Mezkur sözlüklerde sunulan örnekler art zamanlı olarak seçilmiştir; ancak dil bilgisi ve ses bilgisi kitaplarında eş zamanlı örnekler de yer almaktadır (bk. Selvi, 2020, s. 20-39).

Çağdaş Türk yazı dillerinde sözcük başı ses düşmesi için kullanılan terimlere Gürsoy-Naskali (1997, s. 68) tarafından yer verilmiştir. Buna göre Türk yazı dillerinde ön ses düşmesi terimine karşılık gelen terimler şunlardır:

Altayca: sös bajındagı tabiştin tüjeri,

Azerbaycan Türkçesi: ön säs düşümü,

Başkurtça: I. prokop, II. hüẓbaşındağı öndöŋ tüşüp qalıwı,

Gagavuzca: I. öndeki sesin düşmesi, II. prokopa, III. afereza,

Hakasça: söstîŋ pastagı tapsagınıŋ tüsçetkeni,

Karaçay-Malkarca: I. prokopa, II. söz başı tawuşnu tüşüwü,

Kazakça: I. bastapqı dıbıstıŋ tüsiwi, II. aldıŋgı dıbıstıng tüsiwi,

Kırgızca: algaçkı tıbıştın tüşüp kalışı,

Kumukça: I. söznü başındagı awaznı tüşmegi, II. prokopa,

Nogayca: baslapkı sestiŋ tüsüwî,

Özbekçe: I. soz båşidagi tåvuşniŋ tuşişi, II. prokopa,

Şorca: I. *sös pajındagı üniniŋ tüşkeni, II. prokopa,

Tatarca: süz başı sızığı kıskaruwı,

Tuvaca: pa’ştaygı ~ pirgi ünnüŋ çi’deri,

Türkmence: sözüŋ başkı sesiniŋ düşmegi,

Uygurca: däsläpki tavuşning çüşüp qelişi.

Görüldüğü üzere bu ses olgusu çağdaş Türk yazı dillerinde ya uzun bir öbekle tarif edilmiş ya da Rusça vasıtasıyla alınmış yabancı tek sözcüklük bir terim (afereza, prokopa) ile karşılanmıştır. Aynı listenin sonunda bulunan Rusça terimler de aynı şablonu göstermektedir: выпадение начального звука “başlangıç sesinin düşüşü” (= bir öbek) ve прокопа (= Batı dillerinden tek sözcüklük alıntı).

3. Türkoloji Literatüründe SBÜD

19. yüzyıldaki ilk çalışmalardan bu yana incelenen müstakil bir Türk dili veya Türk dilleri çerçevesinde SBÜD tespiti yapan Türkologların genel kanaati bu ses olgusunun sık gerçekleşmediği yönündedir (bk. Böhtlingk, 1851, s. 130; Radloff 1882, s. 94; Banguoğlu, 1974, s. 65); ancak Deny -Türkçe özelinde- “zannettiğimizden daha sık meydana gelmektedir” diyerek bu genel kanaatinin dışına çıkmıştır (1995, s. 101).

SBÜD’ün niçin meydana geldiği hakkında da birtakım görüşler ileri sürülmüştür. Räsänen, sözcük sonundaki vurgunun ilk hece ünlüsünün kısalmasına ve hatta yitirilmesine neden olduğunu söylemiştir (1949, s. 44). Deny, aphérèse’in temel olarak dar ünlü içeren açık hecede meydana geldiğini bunun da bir hece kaybına sebep olduğunu düşünmüştür (1995, s. 101). Tenişev vd., her ne kadar doğrudan SBÜD için olmasa da, çok heceli sözcüklerin ilk hecelerinde bulunan ünlülerin şu etmenlere bağlı olarak çeşitli değişimler geçirdiklerini söylemişlerdir: 1) söz konusu ünlünün niteliği, 2) vurgu, 3) hecenin karakteri, 4) ünlünün yanındaki ünsüzler, 5) müteakip hecelerdeki ünlülerin etkisi. Devamında da SBÜD olgusunun dar ünlülerde gözlemlendiğini aktarmışlardır (1984, s. 78). Menges, Aral-Hazar grubu Türk yazı dilleri özelinde, akıcı ünsüzler önünde ünlü düşmesinin yine akıcı ünlüler önünde ünlü türemesine bir ters tepki olarak meydana geldiğini belirtmiştir (1959, s. 459).

Diğer düşünceler de bir araya getirilecek olursa SBÜD konusunda araştırmacılar şu üç noktada birleşmektedirler:

a) Vurgusuz ve dar ünlülerde gerçekleşir,

b) Açık hecelerde gerçekleşir,

c) Akıcı ve sızıcı ünsüzlerin önünde gerçekleşir.

Ancak ilk koşulun dışına çıkan örnekler de yok değildir. Türk, bu tipte olanlarda öncelikle bir daralma meydana geldiğinin altını çizmektedir (2003, s. 228). Makalemizde tespit edilen SBÜD örnekleri arasında az sayıda da olsa ikinci ve üçüncü maddeyi ihlal eden örnekler de bulunmaktadır.

3.1. Türk Yazı Dillerinde SBÜD Konusuna Temas Eden Yayınlar

Türk yazı dillerinin fonolojisine yönelik pek çok çalışmada SBÜD’ün art zamanlı ve sözlük birimsel düzeyde ele alınıp örneklendirildiği görülse de bu konudaki ilk monografik araştırmanın Vahit Türk tarafından VII. Milletlerarası Türkoloji Kongresi’nde bildiri olarak sunulan, sonradan Türk Dili Araştırmaları Yıllığı-Belleten dergisinin 44. sayısında makale biçiminde yayımlanan “Türkçede Ön Seste Ünlü Düşmesi (Aphaeresis-Aphesis) Örnekleri” başlıklı çalışma olduğu söylenebilir.

Bahse mevzu konuyla ilgili şimdiye kadar yapılmış ilk ve tek müstakil araştırma olduğu için bu çalışmadan kısaca bahsetmek yerinde olacaktır. Makalede, yazarın belirttiği kadarıyla 89[2]sözcük (bazı örneklerde öbek) ele alınmıştır.[3] Bunların çok az bir kısmı tarihî Türk yazı dillerinden ve Anadolu ağızlarından, büyük çoğunluğu ise çağdaş Türk yazı dillerindendir. İncelenen sözcüklerin bir kısmı bir sözcüğün farklı Türk yazı dillerindeki fonetik varyantlarıdır: ör. fat- ‘ufalamak’(And. A., Gagavuzca, Osmanlı Türkçesi.) ~ vat- (Başkurtça, Çuvaşça, Tatarca), lep ‘alev’ (Kırgızca) ~ lav (Kazakça, Kırgızca, Tatarca, Yeni Uygurca), sen- ‘güvenmek’ (Kazakça) ~ şan- (Çuvaşça), sıtma (Türkçe) ~ sitme (Kırım Tatarcası) vd. Örneklerin bir kısmı da aynı grubun kendi içindeki fonetik varyantlarıdır: ör. van- ~ fan- (Başkurtça, Çuvaşça, Tatarca). Yapı olarak basit ve türemiş sözcüklerin yanı sıra, öbek biçimli birisi gün ‘öbür gün’ (< ol birisi gün), eşu ‘işte şu’ (< ana şu), yıbar- ‘göndermek’ (< ET ıdu ber-) ve çekim ekiyle kalıplaşmış yessi ‘sahibi’ (And. A.), yiliğe ‘iyiliğe’(Kars ili ağ.) gibi örnekler de bulunmaktadır. Türk, söz başı ünlü düşmelerini ele alırken söz başında şu ünsüz+ünlü ve ünlü+ünsüz düşmelerini de örneklemiştir: çık- (< ET taşık-), nāk ‘yanak’(< yanak)[4] , lak ‘oğlak’(< ulak < ūlak < oglak) vd.

Araştırmacı bu çalışmada, incelediği unsurları temelde hangi ünlüyü düşürdüklerini dikkate alarak sınıflandırmış, bunun sonucunda da şu çıkarıma varmıştır:

“Türkçenin hemen bütün şivelerinden tespit ettiğimiz ön seste ünlü düşmesi olayıyla ilgili vardığımız sonuç, bu olayın akıcı ve sızıcı ünsüzlerin önündeki vurgusuz dar ünlülerde yoğunlaştığıdır. Geniş ünlü taşıyan sözlerdeki düşme ise, çoğunlukla bu ünlülerin darlaşması sonucunda olmaktadır. Geniş ünlünün düştüğü çok az örnekle karşılaşıyoruz ki onlar da ağızlara veya son devirlerde yazı dili olma imkânını yakalamış olan şivelerimize ait örneklerdir.” (Türk, 2003, s. 228).

Türk’ün verilerini elde ettiği çalışmalar, Ahmet B. Ercilasun’un Kars İli Ağızları-Ses Bilgisi (1988) başlıklı kitabı ve Tuncer Gülensoy’un “Rumeli Ağızlarının Ses Bilgisi Üzerine Bir Deneme” (1987) adlı makalesi dışında ilgili tarihî veya modern Türk yazı dillerinin sözlüklerine dayanmaktadır. Araştırmacı, Türkiye Türkçesi için Banguoğlu’nun birkaç örnek verdiğini, Rumeli ağızları üzerine yapılmış bir çalışmada (Gülensoy 1987) ise altı örnek tespit edildiğini belirtmiştir. Bununla birlikte Kazakçada /l/ ünsüzünün söz başı durumuyla ilgili Mırzabekov (1993) ve Kenesbayev-Musabayev’in (1975) görüşlerini aktarmıştır. Ne var ki bu yayınlar Türk yazı dillerinde söz başı ünlü düşmesine ilişkin alan yazının yalnızca dar bir kesitini oluşturmaktadır.

Kronolojik biçimde yaklaşılacak olursa art zamanlı SBÜD’ü çağdaş Türk yazı dilleri kapsamında ilk örnekleyen eser, 1851’de yayımlanan ve Sahacadan örnekler sunan Otto von Böhtlingk’in Über die sprache der jakuten: theil 1, einleitung. Jakutischer Text. Jakutische Grammatik adlı çalışmasıdır. Bundan otuz bir yıl sonra Wilhelm Radloff, Kuzey grubu Türk yazı dillerinin fonetiği üzerine yaptığı çalışmada söz başı ünlü düşmesi için Abakan, Çuvaş, Kazak, Kırgız ve Tatar yazı dillerinden örnekler sunmuştur (1882, s. 94). Martti Räsänen, 1949’da tüm Türk yazı dillerinin fonolojisini ele aldığı Materialien zur Lautgeschichte der türkischen Sprachen adlı çalışmasında Radloff’un (1882) verdiği örneklerle beraber özellikle Çuvaşçadan, onun yanı sıra Kırım ve Kazan Tatarcası, Karayca, Kazakça ve Türkçeden tespit ettiği SBÜD örneklerini paylaşmıştır (1949, s. 53-54). 1959 yılında Avrupalı ve Türk Türkologlarca yayımlanan, tarihî ve çağdaş Türk yazı dillerini kapsayan Philologiae Turcicae Fundamenta isimli çalışmanın da sırasıyla Anadolu ve Rumeli ağızları (1959, s. 247), Aral-Hazar grubu (1959, s. 459), Kuzey Türkçesi (1959, s. 577, 579, 646) bölümlerinde birkaç SBÜD örneğine rastlanmaktadır. Sovyet Türkolojisinde Türk yazı dillerini içine alan (Şçerbak (1970) ve Tenişev vd. (1984) gibi) kapsayıcı çalışmalarda söz konusu ses olgusuna çok kısa bir şekilde olsa da değinilmiş ve birkaç örnek verilmiştir. Rus Türkolog Şçerbak’ın Türk dillerinin fonolojisini karşılaştırmalı olarak incelediği 1970 tarihli Сравнительная фонетика тюркских языков adlı çalışmasında, bahsedilen araştırmalarda kayda geçmeyen Kazak ve Tuva ağızlarından sayılı örnekler yer almaktadır (1970, s. 63). Tenişev vd.nin 1984 yılında Türk yazı dillerini tarihî karşılaştırmalı olarak ele aldıkları Сравнительно-историческая грамматика тюркских языков. Фонетика başlıklı çalışmada ise önceki araştırmalarda zikredilmeyen Azerbaycan ve Anadolu ağızlarının yanı sıra Nogay ve Sarı Uygur yazı dillerinden de örnekler bulunmaktadır (1984, s. 78). Türkiye’de yapılan ve Kıpçak yazı dillerini konu edinen araştırmalardan Öner (1998, s. 13) ile Eker’in (1998, s. 117, 131, 141) çalışmalarında SBÜD’e değinilmiştir. Bununla birlikte yakın zamanda yayımlanan ve çağdaş Türk yazı dillerinde ünlüleri ele alan Yalçın’ın (2013) araştırmasında da SBÜD’e yer verilmiştir. Türk yazı dillerini müstakil olarak ele alan çalışmalardaki tespitlere sonraki bölümde değinilecektir.

Türk’ün (2003) makalesinde her ne kadar Anadolu ve Rumeli sahası için kısmi bir literatüre yer verilmiş olsa da SBÜD için veri içeren bazı önemli çalışmaların gözden kaçırıldığı söylenebilir. Veri barındıran bu çalışmalardan biri, Principes de grammaire Turque adıyla 1955’te yayımlanıp 1995’te Türk Dili Gramerinin Temel Kuralları (Türkiye Türkçesi) adıyla Türkçeye kazandırılan eserdir. Deny, bu çalışmada Anadolu ve Balkan sahasından pek çok SBÜD örneğini art zamanlı karşılaştırmalar ve temasta bulunulan dillere geçmiş formlarıyla birlikte vermektedir (1995, s. 101-102). Deny’nin çalışmasından dokuz yıl sonra Ahmet Caferoğlu tarafından kaleme alınan “Anadolu ve Rumeli Ağızları Ünlü Değişmeleri” başlıklı makalede Anadolu ağızlarından dikkate değer sayıda SBÜD örnekleri paylaşılmıştır (1964, s. 22).[5] Burada zikredilen araştırmalardan daha önce yayımlanmış olmakla birlikte daha dar bir çerçeveyi kapsadığı için sona bırakılan, ancak Anadolu sahası için önem arz eden diğer bir çalışma ise Macar Türkolog Janos Eckmann’ın kaleminden çıkan “Anadolu Karamanlı Ağızlarına Ait Araştırmalar: Phonetica. I” başlıklı makaledir. SBÜD açısından fazla miktarda örnek barındırmasa da bu çalışmadaki örneklerin Caferoğlu’nun (1964) verileriyle paralellik arz ettiği söylenebilir (Eckmann 1950, s. 181).

3.2. Türk Yazı Dilleri Üzerine Yapılan Müstakil Çalışmalarda SBÜD

Türk yazı dilleri; 19. yüzyıldan bu yana gerek o dillerin öz konuşurları olan araştırmacıların gerekse bu dillerle yakından ilgilenen yabancı Türkologların çalışma alanı olagelmiştir. Bu bölümde Türkiye dışında ve Türkiye’de yayımlanan çalışmalar SBÜD açısından değerlendirilecektir.

3.2.1. Türkiye Dışında Yapılan Çalışmalarda SBÜD

Türkiye dışında çağdaş Türk yazı dilleri üzerine yapılan çalışmalara topluca bakıldığında çalışmaların büyük çoğunluğunun eş zamanlı ses bilgisel olgulara odaklandığı, art zamanlı ses bilgisel olguların ise -araştırıcıların yetkinlikleri ölçüsünde veya değil- kayda geçmediği görülmektedir. Bununla birlikte Avrupalı Türkologlar, tarihî Türk yazı dillerine vakıf oldukları için, satır aralarında olsa bile SBÜD konusuna çalışmalarında yer vermişlerdir.

Kaynaklarda aphaeresis (Sovyet kaynaklarında aferezis) biçiminde yer alan sözcükler, daha ziyade sandhi koşulunda gerçekleşen eş zamanlı örneklerdir: Az. doktor içün > doktorçün, alır idi > alırdı (Ahundov, 1973, s. 230- 231), Kar. yangıy (< yangı ay) ‘yeni ay; ay (zaman)’, kerekmes (< kerek emes) (Musayev, 1964, s. 59), KBalk. eçki emçek > eçkimçek ‘keçi memesi’(Pritsak, 1959a, s. 348), Kum. bara edim ~ baradım (Benzing, 1959, s. 394), Kzk. (hızlı konuşmada) ne isteyin > nesteyin, ne işesiŋ > neşesiŋ (Mırzabekov, 1993, s. 105), Özb. Kärimä opa > Kärimäpä, bola emäs > bolamas vb. (Mirtociev, 2013, s. 313-314) vd.

Bazı araştırmacılar ise bu çalışmaya konu olan art zamanlı SBÜD örneklerine de yer vermişlerdir: Alt. (Lebed ağzı) lar (< olar) ‘onlar’, raq (< ıraq) ‘uzak’ (Pritsak, 1959b, s. 577); Çuv. sıl ‘yöntem’ (Tat., Bşk. ısıl), sıdı- ‘eklemek’ (~ Tat. östä-), mar, mer ‘değil’ (< *er-mer), mal ‘ön, doğu’ (< um ‘ön’ + al), man- ‘unutmak’ (< *ıman- < *umun-), may ‘beceri; yöntem’ (< *ımay < *uŋay, ıŋay), lav ‘at arabası’(~ Çuv. diy. ılav, olav), laja ‘at’(< *ulaja, *ulaja), lek- ‘yakalanmak’(~ Tat., Bşk. ĭlek- ‘takılmak, yakalamak’), lar- ‘oturmak’(<*ular- < *olur-), laś ‘kulübe, yazlık mutfak’ (~ Tat. alaçık ‘küçük çadır, kulübe’), lacım kayık ‘şahin’ (~ Hak. ılaçın), rımıś ‘büyücü’ (edebî Çuv. ırımźı), ram, rom ‘sokak’ (edebî Çuv. uram) (Levitskaya, 2014, ss. 217, 222-224)[6] ; Gag. ştä (< iştä), meci ‘imece’(~ Az. imeci), rökä (~ T. öreke), zeet ‘eziyet’(< Ar. eziyet), şkämbä ‘karın, göbek’(< Far. işkembe), fala- ‘ufalamak’(< ufala-, krş. ufak), s’laa ‘iyi’ (< Ar. ıslah), mutlan- ‘umutlanmak’ (< umutlan-), stierlar ‘istiyorlar’ (< istierlar), şıla- ‘ışıldamak’ (< ışıla-) (Pokrovskaya, 1964, s. 48); Krg. oşol > şol, uşul > şul, oşondo > şondo, uşunda > şunda (Caparov ve Sıdıkova, 2013, s. 32), Kzk.-Kklpk. [7] (Aral-Hazar Türk yazı dilleri içinde) lawla- ~ ılawla- ‘alevlenmek, tutuşmak’ (< alawla-), nan- ~ īnan- ‘inanmak’, rū ~ urū ‘kabile, soy’, raq ~ īraq ‘uzak’, laşıq ~ ılaşıq ‘kulübe, çadır’, lay ~ ılay ‘kil, çamur’ (Menges, 1959, s. 459); Özb. nari (< a nari < anari ) ‘oraya, o tarafa’; (Kononov, 1960: 45), Saha. tılı (< atılı) ‘benzer’, ras (< ıraas) ‘temiz’, rax (< ıraax) ‘uzak’, çugas (< uçugas) ‘yakın’(Böhtlingk, 1851, s. 130), saat- (< yalt- < uyalt-) ‘utanmak’ (Radloff, 1882, s. 94).

3.2.2. Türkiye’de Yapılan Çalışmalarda SBÜD

Türkiye Türkoloji’sinde hem tarihî hem de çağdaş Türk yazı dilleri iyi bilindiği için Türkiye Türkologları çağdaş Türk yazı dilleri üzerine yaptıkları çalışmalarda art zamanlı SBÜD konusuna daha çok temas etmişlerdir: Az. yuxu ‘uyku’(< ET uduqu) (Yalçın, 2018, s. 126); Çuv. laja ‘at’(< Tat. alaşa), lar- ‘oturmak’ (< *ĭlar- < olur-), lav ‘kiralık yük arabası’ (< *ulaġ), mal ‘ön taraf’ (< *öŋül), parat ‘aparat’ (< Rus. apparat), man- ‘unutmak’ (< *ĭman-), şal ‘iç’(< *ĭşal), şan- ‘inanmak’(< Tat. ışan-), van- ‘ufalanmak’, vat- ‘ufalatmak’, vak-tivek ‘ufak tefek’ (van-, vat-, vak < *ub- ‘ufalamak, parçalamak’) (Ceylan, 1997, ss. 156, 168, 172, 178, 182, 185, 189); Gag. fala- (< ufala-), meci (< imece), mekle- (< emekle-), sırgaannık (< *ısırganlık), Stanbol (< İstanbul), şılı (< ışıklı), şılak (< ışılak), zeetlen- (< *eziyetlen-) (Özkan, 1996, s. 64-65); Krg. şarat (< Ar. işarat), şembe[8] (< işenbe), taat (< Ar. itaat), şo (< oşo ), şol (< oşol), şonda[9] (< oşonda), şu (< uşu) (Gülensoy, 2016, s. 51); Kzk. laçıq (< *ılaçıq < alaçıq), laj (< c ilâc), laq (< *ulaq < oglaq), laqtır- (<*ılaqtır- < *ilektir-), law (< ulaw), layım (< ilâhim), nan- (< ınan-), ray (< ıray), ruw (< *uruw < urug < uruq), sen- (< *şen- < *şan- < ışan-), waq (< uwaq), ayrıca konuşma dilinde de uyal- > yal- ve umıt- > mut- olur (Koç ve Doğan, 2004, s. 116-18); Kum. yuxu ‘uyku’ ve yer ‘eyer’ (Pekacar, 2007, s. 954); Nog. sen- (< ET ışan-), mut- (< ET unıt- ) (Ergönenç, 2019, s. 45-46), vak-tüyek ‘ufak tefek’, vat- ‘kırmak’ (Atay, 1998, s. 48); T. sıcak (< ısıcak), sıtma (< ısıtma), mutlu (< umutlu ), şol (< ış ol) (Banguoğlu, 1974, s. 65).

4. Eklemeler

Bu bölümde Türk’e (2003) yansımamış olan SBÜD örnekleri iki başlık altında sunulacaktır. İlk olarak akademik çalışmalarda yer alan örneklere sonra da sözlük taramaları esnasında tarafımızca tespit edilen örneklere bu bölümde yer verilecektir.

4.1. Akademik Çalışmalarda Yer Alan SBÜD Örnekleri

Aşağıda verilen sözcüklerden bazıları Türk (2003)’te mevcut olmakla beraber tek bir Türk yazı dili üzerinden tanıklandığı için burada aynı sözcüğün başka bir Türk yazı dilindeki kaydı da dikkatlere sunulmaktadır.

çeri (< içeri) (And. A.) ‘içeri’ (Eckmann, 1950, s. 181; Caferoğlu, 1959, s. 247; Caferoğlu, 1964, s. 22)

çirgi (< içirgi) (Özb.) (Eker, 1998, s. 168), şirgi (< *işirgi < içirgi) (Nog.) ‘keçeden yapılmış şilte’ (Eker, 1998, s. 168)

çugas (< uçugas) (Sah.) ‘yakın’ (Böhtlingk, 1851, s. 130)

çŏra- (< ŏçŏra-) (Tat.) ‘karşılaşmak’ (Radloff, 1882, s. 94)

fala-(< ufala-)(Gag.)‘ufalamak’(Pokrovskaya, 1964,s. 48; Özkan, 1996,s. 65)

laja (< *ulaja, *ulaja < Tat. alaşa) (Çuv.) ‘at’(Ceylan, 1997, s. 156; Levitskaya, 2014, s. 222)

lapılda- (< *alavılda-) (Krg.) ‘alev alev yanmak’ (Yalçın, 2013, s. 74), lavuldi- (< *alavılda-) (Uyg.) ‘alev alev yanmak’ (Yalçın, 2013, s. 74)

mal ~ val (< *ĭval < *öngül) (Çuv.) ‘ön taraf’ (Räsänen, 1949, s. 53; Ceylan, 1997, s. 182)

man- (< *ĭman- < *umun-) (Çuv.) ‘unutmak’ (Ceylan, 1997, s. 189; Levitskaya, 2014, s. 217)

mar ~ mer (< emes < ermez) (Çuv.) ‘(olumsuzluk edatı) değil’ (Egorov, 1964, s. 128; Levitskaya, 2014, s. 217)

mekle- (< emekle-) (Gag.) (Özkan, 1996, s. 64) ve mehle- (Az. Dimanisi ağ.) ‘emeklemek’ (Tenişev vd., 1984, s. 78)

mel[10] ( < Ar. ل ْم َع) (Çuv.) ‘yol, yöntem; imkân; kolaylık’(Fedotov, 1996,s. 353)

mĭlke (< Mar. ÿmıl, ÿmılka) (Çuv.) ‘gölge, silüet; iz’ (Egorov, 1964, s.133)

mut- (< *umut- < umıt- < unıt-) (Nog.) ‘unutmak’(Atay, 1998, s. 48; Ergönenç, 2019, s. 45-46)

mutlan- (< umutlan-) (Gag.) ‘umutlanmak’ (Pokrovskaya, 1964, s. 48)

nuk (< Tat. ŏnık < Rus. vnuk) (Mişer Tat.) ‘torun’ (Öner, 1998, s. 13)

radet (< Ar. irādet) (Eckmann, 1950, s. 181)

rax (< ıraax) (Sah.) ‘uzak’ (Böhtlingk, 1851, s. 130)

ras (< ıraas) (Sah.) ‘temiz’ (Böhtlingk, 1851, s. 130)

röke (< öreke) (Gag.) ‘öreke’ (Pokrovskaya, 1964, s. 48)

rū (< urug) (KBalk.) ‘tohum, döl’ (Räsänen, 1949, s. 54)

saat- (< yalt- < uyalt-) (Sah.) ‘utanmak’ (Radloff, 1882, s. 94)

saqta- (< usaqta- < uşakla- < uwşakla-) (Kzk. Kökşetaw ağ.) ‘ufalamak’ (Şçerbak, 1970, s. 63)

sıq ~ zıq (< ėşik) (SarU.) ‘kapı’ (Tenişev vd., 1984, s. 78, 222)

sırgaannık (< ısırganlık) (Gag.) (Özkan, 1996, s. 64)

siftah (< Ar. istiftāĥ) (T.) ‘ilk alışveriş; ilk kez’ (Karaca, 2012, s. 2070).

sin- (< isin-) (Krm.Kar.) ‘ısınmak’ (Tenişev vd., 1984, s. 78)

s’laa (< Ar. ıslāh) (Gag.) ‘iyi’ (Pokrovskaya, 1964, s. 48)

ste- (< iste-) (Gag.) ‘istemek’ (Pokrovskaya, 1964, s. 48)

şal (< *ĭşal < içül) (Çuv.) ‘iç’ (Räsänen, 1949, s. 53; Ceylan, 1997, s. 172)

şan-teŋiz (< uşan-teŋiz) (Kzk.) ‘sınırsız deniz’ (Şçerbak, 1970, s. 63)

şkembe (< Far. işkembe) (Gag.) ‘karın’ (Pokrovskaya, 1964, s. 48)

tılı (< atılı) (Sah.) ‘benzer’ (Böhtlingk, 1851, s. 130)

valeś- (< *ĭvales- < *üyeleç- < *üyleç- < *ǖleç-) (Çuv.) ‘paylaşmak’ (Ceylan, 1997, s. 188)

var (< *ĭvar ~ öz) (Çuv.) ‘iç, merkez, öz; kanyon’ (Räsänen, 1949, s. 53)

yal- (< Tat. ŏyal-) (Mişer Tat.) ‘utanmak’ (Öner, 1998, s. 13)

yaş (< ıyaş < ıgaç) (Tuv.) ‘ağaç’ (Şçerbak, 1970, s. 63)

yeg’u’v (< CC yıxöv < *ıduk eb) (T.Kar.) ‘kilise’ (Räsänen, 1949, s. 54)

yem (< iyem) (Tat.) ‘güzellik’ (Radloff, 1882, s. 94)

yer (< eyer) (Kum.) ‘eyer’ (Pekacar, 2007, s. 954)

yĭϑ (< iyis) (Bşk.) ‘koku’ (Eker, 1998, s. 169)

yixkin (< ıduk kün) (H.Kar.) ‘pazar günü’ (Räsänen, 1949, s. 54)

yŏkla- (< *uyukla- < *udukla-) (Tat.) ‘uyumak’ (Räsänen, 1949, s. 54)

zar ~ car (< Ar. izār) (T.) ‘çarşaf’ (Karaca, 2012, s. 2070).

zeet (< Ar. eziyet) (Gag.) ‘eziyet’ (Pokrovskaya, 1964, s. 48) ve zeetlen- (< *eziyetlen-) (Özkan, 1996, s. 64)

zöŋgi (< üzeŋgi) (Nog.) ‘üzengi’ (Tenişev vd., 1984, s. 78)

4.2. Tarama Sonucu Tespit Edilen SBÜD Örnekleri

Burada sözlük taramaları esnasında tespit edilen yeni SBÜD örnekleri dikkatlere sunulmaktadır:

qurıq (< ET uqruq ‘kement’) (Kzk.) ‘atları yakalamakta kullanılan ucuna ip bağlanmış uzun sırık’ (KTTTS, s. 339)

lahi (Ar. ilāhī) (Krm.T.) ‘derviş’ (Räsänen, 1969, s. 314)

lak- (< alak- ?) (Kzk.) ‘kendi bildiğiyle yanlış yolda gitmek; yerli yersiz konuşmak’(Kzk.TS, s. 189) krş. İdr. alaq- ‘fikren ayrılmak’(Caferoğlu, 1931, s. 3)

lakır (< *alakır < alakırtı) (Kum.) ‘konuşma, sohbet, laf’(Kum.TS, s. 187)

lavulla- (< *alavılda-) (Kum.) ‘alev alev yanmak, ışıldamak’ (Kum.TS, s. 188)

law (< ulag) (Kzk.) ‘at arabası’ (Budagov, 1869, I, s. 153; OSTN, s. 728)

nĭçke (< *ĭnĭçke ~ *yĭnĭçke < ET inçke) (Tat.) ‘ince’ (TTAS, s. 439), nĭske (< *ĭnĭçke ~ *yĭnĭçke < ET inçke) (Bşk.) ‘ince’(BRS, s. 458), nĭske (< *iniçke ~ *yiniçke < ET inçke) (Hak.) ‘ince’ (HRS, s. 281)

ra- (< *ıra-) (Alt., Hak., Bar., Çul.) ‘bir yerden ayrılmak, uzaklaşmak’ (OSTN, s. 707)

rakı (< Ar. araqı) ‘alkollü içki’ (OSTN, s. 709)

ringa (< Osm. rınga < İt. aringa) (T.) ‘ringa balığı’ (OSTN, s. 719)

teber- (< ite ber- (?)) (KBalk., Kum.) ‘hareket ettirmek, itmek, sürüklemek’ (KBalk.TS, s. 388; Kum.TS, s. 328)

valçıg (< *uvalçsıg) (Tat.) ‘bir şeyin çok küçük bir parçası’(TTAS, s. 230)

yer (< eyer) (T.Kar.) ‘eyer’ (KRPS, s. 273)

yes (< iye+si) (Kum.) ‘sahip’ (Kum.TS, s. 393)

yezik (< *iyezik ~ *iyerik (?)) (Kum.Balk.) ‘sıra, silsile’ (KBSN, s. 51)

zertte- (< *izertte- ~ KKlpk. izertle-) (Kzk.) ‘tetkik etmek, araştırmak’ (Kzk.TS, s. 117)

zev ~ izev (KBalk.) ‘karşılıklı yardımlaşma’ (KBalk.TS, s. 238, 426)

zuqari ~ uzuqari (Kum.) ‘kuzen’ (Kum.TS, s. 409, 358)

5. Gözlem ve Tespitler

5.1. SBÜD Oluşum Mekanizmasında Fonosentaks

Araştırmacıların SBÜD oluşumunda rol oynayan hususlarla ilgili görüşlerine daha önce değinilmişti. Bu görüşler genel olarak düşen ünlünün dar ve vurgusuz olup aynı zamanda açık hecede bulunması, müteakip ünsüzün ise akıcı ve sızıcı nitelikte olması biçiminde özetlenebilir. Peki, bunun dışında dikkate değer başka bir oluşum mekanizması var mıdır? SBÜD oluşum stratejisinde başka kalıplar bulunmakta mıdır? Buna tutarlı bir cevap verebilmek için eldeki SBÜD örneklerine bakılmalıdır. Mevcut örnekler fonosentaksla ilgili bir kalıbın da bulunduğunu ortaya koymaktadır.

Örnekler, sözcük başı için şu fonosentaktik kalıbı takip etmektedir:

VCV... > CV... :

alaşa > laja, alaçın > laçın, arakı > rakı, alaçık > laçık, ılıca > lıca, atılı > tılı, emekle- > mekle-, eyer > yer, ınan- > nan-, ıra- > ra-, ısırga > sırga, ısıtma > sıtma, ısıcak > sıcak, ilac > laj, imeci > meci, iradet > radet, öreke > röke, umutlu > mutlu, uvan- ~ ufan- > van- ~ fan-, uyal- > yal- vd.

Bu kalıbın az sayıda da olsa istisnası bulunmaktadır: ılgıy > lgıy, ıltam > ltam, ısmarla- > smarla-, işte > şte (bk. Türk, 2003) ve işkembe > şkembe, iste- > ste-.

“Akıcı ve sızıcı ünsüzlerin” önündeki ünlünün düşme temayülü şu birkaç örnekte görülmemektedir: içeri > çeri, içirgi > çirgi, uçuz > çuz; ikindi > kindi; atılı > tılı.

5.2. Türk Dil Gruplarının Kendine Özgü SBÜD Kalıpları Var mıdır?

Bütün SBÜD örnekleri dikkate alındığında sözcüklerdeki hece sayısı, Oğuz ve Kıpçak grubu Türk yazı dillerindeki eğilimlerin anlamlı şekilde birbirinden farklı olduğunu göstermektedir. Türkçe ve Gagavuzca örneklerin öne çıktığı Oğuz grubunda, sözcüklerin ağırlıklı olarak 3 veya daha fazla heceli sözcüklerden oluştuğu, 2 heceli sözcüklerin ise daha seyrek olarak SBÜD gösterdikleri görülmektedir:

Kıpçak grubu Türk yazı dillerinde ise 2 ya da 3 hece lehine bir ağırlık olmasa da 2 hecelilerin Oğuz grubundaki kadar sınırlı olmadığı görülmektedir:

Elbette şimdilik Türk yazı dillerinde tespit edilen SBÜD örnekleri üzerinden bu çıkarıma varıldığını belirtmek gerekmektedir. Ağızlardan tespit edilen farklı örnekler de konuya dâhil edildiğinde daha farklı bir tablo ile karşılaşmak da mümkündür.

5.3. Türk Dil Grupları Arasında Yaygın Ortak SBÜD Örnekleri

Eldeki bazı sözcükler kimi durumda belirli bir grup için karakteristik olurken kimi durumda da gruplar arasında sözcük alışverişi olduğunu düşündürmektedir.

5.3.1. *uva- fiil tabanı

*uva- fiil tabanından türeyen sözcüklerdeki SBÜD Oğuz ve Kıpçak yazı dilleri için birleştiricidir.

5.3.2. Gruplar Arası Ortak Bir SBÜD Örneği: sırga

Çağdaş Türk yazı dilleri ve onların ağızlarında yer alan sırga[11] sözcüğü ve bu sözcüğün fonetik biçimlerinin Orta Türkçe devresine kadar uzandığı görülmektedir. Bu sözcük hem SBÜD ses olgusunun ne kadar eski bir zamana dayandığını hem de bu sözcüğü SBÜD’lü olarak yaşatan Türk yazı dillerinin hangi dönemde ortak bir dilden istifade ettiklerini göstermesi bakımından önemlidir. Altın Orda ve Çağatay formu olan asırga ile aynı dönem ve sonraki dönemlerde bulunan ısırga formu da Türk’ün (2003) düz geniş ünlülerin önce daralıp sonra düşmesi hususundaki düşüncesini destekler mahiyettedir. O hâlde bu sözcüğün muhtemel fonetik gelişiminin şu şekilde oluştuğu düşünülebilir: asırga > ısırga > sırga. [12]

5.4. SBÜD Örneklerinin Orijinalitesi

Orijinal SBÜD örneklerinin dışında, bazı sözcükler de farklı fonetik süreçler sonrasında SBÜD örneğiymiş gibi görünebilir. Bu durumun oluşmasına sebep olan faktörler şunlardır:

1) Sözcük başında VCC... > CVC... tipindeki metatez

2) Sözcük başındaki türeme ünlünün düşüşü

İlk maddeye örnek vermek gerekirse ıslıh > sılıh, uksa- > kusa- gibi biçimlerde SBÜD’den ziyade bir metatez oluşumunun söz konusu olduğu söylenebilir.

İkinci madde de SBÜD’ün orijinalliğini zayıflatan bir süreçtir. Bazı durumlarda yabancı dillere aşina olan dil konuşurları Türk dillerinin doğal bir eğilimi olan /l/, /r/ akıcı ünsüzleri önünde ünlü türetmeyi gerçekleştirmezken yabancı dil etkisine uzak olan konuşurlar bu eğilimi gerçekleştirebilir. Türkiye’de ağızlar ile ölçünlü dil bu çatışmayı güzel bir şekilde resmetmektedir. Buna ilaveten bir de Kazakça gibi imlası dolayısıyla yanıltıcı olan diller de vardır. Kazakçada özellikle /l/ (ve kısmen /r/) sesinin başında ünlü telaffuz edilmektedir. Böylesi durumlarda hangi örneklerin gerçek bir SBÜD olduğunu belirlemek güçleşir.

Sözcüklerin tarihsel gelişim süreçlerinin bilinmesi hangi sözcüklerde SBÜD oluştuğunun belirlenmesinde kolaylık sağlamaktadır. Örneğin; laçın kuş ismi, tüm Türk yazı dilleri için çoğunlukla bu şekliyle bazılarında da sözcük başında bir ünlünün varlığıyla bulunmaktadır. Fakat bu sözcüğün tarihine göz atıldığında Orhon yazıtları ve eski Uygur metinlerinde bulunan en eski tanıkların lāçın ~ laçın şeklinde olduğu, daha geç tarihli veya modern varyantlarda ise söz başı ünlü biçimiyle bulunduğu görülmektedir. Bu durumda sözcüğün ünlü düşürmediğini varsaymak mümkündür.[13] Sibirya grubu Türk yazı dilleri ile bazı Kıpçak dillerinde bulunan rıs ‘zenginlik, bereket, devlet, baht’ (bk. Türk, 2003, s. 229) sözü Arapça rizq sözcüğünden gelişerek (bk. Räsänen, 1969, s. 389) önce *ırıskı ~ *ırıs, sonra da rıs olmuş olmalıdır; fakat bu süreçte konuşurların hepsinin bu sözcükte bir ünlü türetip türetmediğini tespit etmek güçtür. Gülensoy’un (1987, s. 115) belirlediği ıhlamur > flamur örneği de Yunancada zaten flamouri’dir (bk. Eren, 1999, s. 183). Dolayısıyla SBÜD tespitlerinde sözcüklerin tarihî süreçlerinin ve kökenlerin bilinmesi de önem arz eder.

Sonuç

Bu makalede SBÜD konusunda daha önce ortaya konulan görüşlere ek olarak konuyla ilgili genel bir literatür bilgisi verilmeye, çalışmalarda yer alan örneklerin yanı sıra yeni SBÜD örnekleri sunulmaya çalışılmıştır. Bununla birlikte ortaya konulan örneklerden hareketle bazı gözlem ve tespitlerde bulunulmuştur. Bütün Türk yazı dilleri ve ağızları incelendiğinde elde edilen yeni SBÜD örneklerinin SBÜD’ün oluşum mekanizması hakkında daha fazla fikir vereceği ve araştırıcıları daha anlamlı sonuçlara ulaştıracağı muhakkaktır. Bu nedenle konuyla ilgili bütüncül ve daha kapsamlı çalışmaların yapılması gereklilik arz etmektedir.

Kısaltmalar

Alt. : Altayca

And. A. : Anadolu ağızları

Ar. : Arapça

Az. : Azerbaycan Türkçesi

Bar. : Baraba Tatarcası

bk. : Bakınız

Bşk. : Başkurtça

CC : Codex Cumanicus

Çul. : Çulımca

Çuv. : Çuvaşça

ET : Eski Türkçe

Far. : Farsça

Gag. : Gagavuzca

Hak. : Hakasça

H.Kar. : Haliç Karaycası

İdr. : Kitābü’l-idrāk li lisānü’l-Etrāk

İt. : İtalyanca

KBalk. : Karaçay-Balkarca

Kklpk. : Karakalpakça

Kmnd. : Altaycanın Kumandı ağzı

Krg. : Kırgızca

Krm.Kar. : Kırım Karaycası

Krm.T. : Kırım Tatarcası

Kum. : Kumukça

Kum.Balk. : Kumukça ve Balkarca

Kzk. : Kazakça

Mar. : Marice

Nog. : Nogayca

Osm. : Osmanlı Türkçesi

Özb. : Özbekçe

Rus. : Rusça

Şor. : Şorca

Tat. : Tatarca

Tel. : Altaycanın Teleüt ağzı

T.Kar. : Trakay Karaycası

Tof. : Tofaca

T. : Türkçe

Tub. : Altaycanın Tuba ağzı

Tuv. : Tuvaca

Uyg. : Uygurca

Sah. : Sahaca

SarU. : Sarı Uygurca

SBÜD : Söz başı ünlü düşmesi

Kaynakça

Ahundov, A. (1973). Azerbaycan dilinin tarihi fonetikası. Bakü: ADU.

Atay, A. (1998). Nogay Türkçesi grameri. Yayımlanmamış Doktora Tezi, Kayseri: Erciyes Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü.

Balaqaev, M., İsqaqov, Keŋesbaev, S., Musabaev Ğ. ve Sauranbaev, N. (1954). Qazirgi Qazaq tili (Leksika, fonetika, grammatika). Almatı: Qazaq SSR Ğılım Akademijasınıŋ Baspası.

Banguoğlu, T. (1974). Türkçenin grameri. İstanbul: Baha.

Benzing, J. (1959). Das Kumükische. J. Deny vd. Philologiae Turcicae Fundamenta 1 içinde (391-406). Wiesbaden: Franz Steiner Verlag GMBH.

Böhtlingk, O. (1851). Über die Sprache der Jakuten: Theil 1, Einleitung. Jakutischer Text. Jakutische Grammatik. St. Petersburg: Kaiserliche Akademie der Wissenschaften.

Budagov, L. (1869). Sravnitel’nıy slovar’ Turetsko-Tatarskih nareçiy, t. 1. St. Petersburg: Tipgrafiya İmperatorskoy Akademii Nauk.

Bussmann, H. (2006). Routledge Dictionary of Language and Linguistics. London and New York: Routledge.

Caferoğlu, A. (1964). Anadolu ve Rumeli ağızları ünlü değişmeleri. Türk Dili Araştırmaları Yıllığı-Belleten, 12, 1-33.

Caparov, Ş. ve Sıdıkova, T. (2013). Azırkı Kırgız tilinin fonetikası (okuu kitebi). Bişkek: MTMİ.

Ceylan, E. (1997). Çuvaşça çok zamanlı ses bilgisi. Ankara: Türk Dil Kurumu.

Deny, J., (1995). Türk dili gramerinin temel kuralları (Türkiye Türkçesi) (Çev. Oytun Şahin). Ankara: Türk Dil Kurumu.

Eckmann, J. (1950). Anadolu Karamanlı ağızlarına ait araştırmalar: Phonetica. I. Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Dergisi, 8, 165-200.

Egorov, V. G. (1964). Etimologiçeskiy slovar’ Çuvaşskogo yazıka. Çeboksarı: Çuvaşskoye Knijnoye İzdatel’stvo.

Eker, S. (1998). Kıpçak grubu Türk dillerinin karşılaştırmalı ses bilgisi. Yayımlanmamış Doktora Tezi, Ankara: Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü.

Eren, H. (1999). Türk Dilinin etimolojik sözlüğü. Ankara: Bizim Büro.

Ergönenç, D. (2019). Nogay Türkçesi grameri. Ankara: Türk Dil Kurumu.

ESTY: Blagova, G. F., Levitskaya, L. S., Dıbo, A. V., Nasilov, D. M. ve Potseluyevskiy, E.A. (2003). Etimologiçeskij slovar’ Tyurskih yazıkov Obşçetyurskiye i mejtyurskiye leksiçeskiye osnovıy na bukvıy “L”, “M”, “N”, “P”, “S”. Moskova: Vostoçnaya Literatura RAN.

Fedotov, M. R. (1996). Etimologiçeskiy slovar’ Çuvaşskogo yazıka. Çeboksarı: Çuvaşskiy Gosudarstvennıy İnstitut Gumanitarnıh Nauk.

Gülensoy, T. (1987). Rumeli ağızlarının ses bilgisi üzerine bir deneme. Türk Dili Araştırmaları Yıllığı-Belleten, 32, 87-147.

Gürsoy Naskali, E. (1997). Türk dünyası gramer terimleri kılavuzu. Ankara: Türk Dil Kurumu.

Hatiboğlu, V. (1978). Dilbilgisi terimleri sözlüğü. Ankara: Türk Dil Kurumu.

HRS: Subrakova, O. V. (2006). Hakassko-Russkiy slovar’. Novosibirsk: Nauka.

Karaağaç, G. (2010). Türkçenin ses bilgisi. İstanbul: Kesit.

Karaağaç, G. (2018). Dil bilimi terimleri sözlüğü. Ankara: Türk Dil Kurumu.

Karaca, V. İ. (2012). Türkiye Türkçesindeki alıntı sözcüklerde görülen ses olayları üzerine bir inceleme. Turkish Studies - International Periodical For The Languages, Literature and History of Turkish or Turkic, 7(4), 2059-2090.

KBalk.TS: Tavkul, U. (2000). Karaçay-Malkar Türkçesi sözlüğü. Ankara: Türk Dil Kurumu.

KBSN: Gyula, N. (2018). Kumuk ve Balkar söz notları (Çev. Hüseyin Namık Orkun). Ankara: Türk Dil Kurumu.

Koç, K. ve Doğan, O. (2004). Kazak Türkçesi grameri. Ankara: Gazi.

Korkmaz, Z. (2017). Dil bilgisi terimleri sözlüğü. Ankara: Türk Dil Kurumu.

KRPS: Baskakov, N. A., Zayonçkovskiy, A. ve Şapşal, S. M. (1974). Karaimsko-Russko-Pol’skiy slovar’. Moskova: İzdatel’stvo Russkiy Yazık.

KTTTS: Koç, K., Bayniyazov, A. ve Başkapan, V. (2003). Kazak Türkçesi Türkiye Türkçesi sözlüğü. Ankara: Akçağ.

Kum.TS: Pekacar, Ç. (2011). Kumuk Türkçesi sözlüğü. Ankara: Türk Dil Kurumu.

Kzk.TS: Oraltay, H., Yüce, N. ve Pınar, S. (1984). Kazak Türkçesi sözlüğü. İstanbul: Türk Dünyası Araştırmaları Vakfı.

Levitskaya, L. S. (2014). İstoriçeskaya fonetika Çuvaşskogo yazıka. Çeboksarı: Çuvaşskiy Gosudarstvennıy İnstitut Gumanitarnıh Nauk.

Malmkjær, K. (Ed.). (2009). The Routledge linguistics encyclopedia. London and New York: Routledge.

Menges, K. (1959). Die aralo-kaspische Gruppe. J. Deny vd. Philologiae Turcicae Fundamenta 1 içinde (434-488). Wiesbaden: Franz Steiner Verlag GMBH.

Mırzabekov, S. (1993). Qazaq tiliniŋ fonetikası. Almatı: Qazaq universiteti.

Mirtociev, M. M. (2013). O’zbek tili fonetikasi. Taşkent: O’zbekistan Respublikasi Fanlar Akademiyasi “Fan” Nashriyoti.

Musayev, K. M. (1964). Grammatika Karaimskogo yazıka: fonetika i morfologiya. Moskova: İzdatel’stvo Nauka.

OSTN: Radlov, V. V. (1898-1911). Opıt slovarya Tyurskih nareçiy I-IV. Sankt Petersburg: İmperatorskaya Akademiya Nauk.

Öner, M. (1998). Bugünkü Kıpçak Türkçesi (Tatar, Kazak ve Kırgız lehçeleri karşılaştırmalı grameri). Ankara: Türk Dil Kurumu.

Özkan, N. (1996). Gagavuz Türkçesi grameri. Ankara: Türk Dil Kurumu.

Pekacar, Ç. (2007). Kumuk Türkçesi. A. B. Ercilasun (Ed.), Türk lehçeleri grameri içinde (939-1008). Ankara: Akçağ.

Pokrovskaya, L. A. (1964). Grammatika Gagauzskogo yazıka: fonetika i morfologiya. Moskova: İzdatel’stvo Nauka.

Pritsak, O. (1959a). Das Karatschaische und Balkarische. J. Deny vd. Philologiae Turcicae Fundamenta 1 içinde (340-368). Wiesbaden: Franz Steiner Verlag GMBH.

Pritsak, O. (1959b). Das Altaitürkische. J. Deny vd. Philologiae Turcicae Fundamenta 1 içinde (568-598). Wiesbaden: Franz Steiner Verlag GMBH.

Pritsak, O. (1959c). Das Abakan- und Čulımtürkische und das Schorische. J. Deny vd. Philologiae Turcicae Fundamenta 1 içinde (598-640). Wiesbaden: Franz Steiner Verlag GMBH.

Radloff, W. (1882). Vergleichende Grammatik der nördlichen Türksprachen: Phonetik der nördlichen Türksprachen. Weigel’s Verlag: Leipzig.

Räsänen, M. (1949). Materialien zur Lautgeschichte der türkischen Sprachen. Studia Orientalia: Helsinki.

Räsänen, M. (1969). Versuch eines etymologischen Wörterbuchs der Türksprachen. Helsinki: Suomalais-Ugrilainen Seura.

Selvi, C. (2020). Türkiye Türkçesinde ses düşmeleri. Ankara: Sonçağ Akademi.

Şçerbak, A. M. (1970). Sravnitel’naya fonetika Tyurkskikh yazıkov. Leningrad: İzdatel’stvo Nauka.

Tenişev, E. R., Levitskaya, L. S., Pokrovskaya, L. A., Yuldaşev, A. A., Gacieyva, N. Z., Musayev, K. M. ve Kovşova, A. A. (1984). Sravnitel’no-istoriçeskaya grammatika Tyurkskih yazıkov - fonetika. Moskova: İzdatel’tsvo Nauka.

Trask, R. L. (2004). A dictionary of phonetics and phonology. London and New York: Routledge.

TTAS: SSSR Fenner Akademiyasĭ Kazan Filialı Galimcan İbrahimov İsĭmĭndegĭ Tĭl, Edebiyat hem Tarih İnstitutı (1977-1979-1981). Tatar tĭlĭnĭng aŋlatmalı süzlĭgĭ öç tomda. Kazan: Tatarstan Kitap Neşriyatı.

Türk, V. (2003). Türkçede ön seste ünlü düşmesi (aphaeresis-aphesis) örnekleri. Türk Dili Araştırmaları Yıllığı-Belleten, 44, 223-233.

Uraksin, Z. G. (1996). Başkirsko-Russkiy slovar’. Moskova: İzdatel’stvo “Digora”, “Russkiy yazık”.

Usmanova, Sh. (2016). Altay dillerinde takı adlarının gelişimi. Modern Türklük Araştırmaları Dergisi, 13(3), 85-91.

Vardar, B., Güz, N., Öztokat, E., Rifat, M., Senemoğlu, O. ve Sözer, E. (1980). Dilbilim ve dilbilgisi terimleri sözlüğü. Ankara: Türk Dil Kurumu.

Yalçın, S. K. (2013). Çağdaş Türk lehçelerinde ünlüler. Ankara: Türk Dil Kurumu.

Yazıcı Ersoy, H. (2017). Türkçede ses düşmesi/hece kaynaşması problemi: Başkurt Türkçesi Örneği. Dil Araştırmaları, 20, 35-48.

Kaynaklar

  1. Türkiye literatüründeki bu tipi ilgilendiren terim karmaşası Yazıcı Ersoy (2017, s. 35-40) tarafından ayrıntılı bir şekilde sunulmuştur.
  2. Tespitlerimize göre bu sayı ±97’dir.
  3. Bu makaleden sonra Günay Karaağaç tarafından yazılan Türkçenin Ses Bilgisi adlı çalışmada da söz başı ünlü düşmesine tüm Türk yazı dillerinden 72 örnek verilmiştir (Karaağaç, 2010, s. 71-72). Karaağaç’ın (2010) örnekleri, Türk’ün (2003) verdikleriyle ile büyük oranda aynıdır.
  4. Bu örnekte ses yitimi sonrasında sözcüğün neden uzun ünlülü olduğu sorgulanmamıştır. Sözcüğün muhtemel fonetik gelişimi şu şekilde olabilir: yaŋak &gt; naŋak &gt; *nagak &gt; naak &gt; nāk. Güney Sibirya Türk yazı dillerinde /y/nin geniz sesi barındıran bir sözcükte genizsileşmesiyle alakalı örnekler için bk. Pritsak, 1959b, s. 579; Pritsak, 1959c, 609; Menges, 1959, s. 655.
  5. Bunlardan bir kısmı Caferoğlu’nun Fundamenta’da yazdığı bölümdekilerle aynıdır; ancak bu makalede daha çok örnek bulunmaktadır.
  6. Levitskaya çalışmasında SBÜD için müstakil bir bölüm oluşturmamış, bu örneklere ilgili ünsüzlere ayrılan bölümlerde yer vermiştir.
  7. Kazakça hususunda Kazak Türkologlar söz başı /l/ ünsüzünün önünde türeme bir ünlü ile söylendiğini, fakat imla gereği düşürülerek yazıldığını belirtirler (Balaqaev vd. 1954, s. 119-120; Mırzabekov, 1993, s. 41). Açıkçası Kazakçanın imlası, /l/ ve /r/ konusunda, sözcük başı ünlü türemesi ile düşmesinin içe içe geçtiği bir görüntü vermektedir. Özellikle /l/ ünsüzünün yazımında başta okunan ünlünün istinasız bir şekilde yazılmaması Türkçe kökenli sözcükleri de içine alarak karmaşaya sebep olmuştur.
  8. Bu örnekte işen- fiili emir kipinin 2. teklik şahsıyla çekimlenerek verilmiştir. Düşmenin bu koşula bağlı olup olmadığı yazarca belirtilmemiştir.
  9. Doğrusu: oşondo &gt; şondo.
  10. Bu sözcük Türk tarafından Başkurtça örneği olarak dikkate alınmıştır (bk. 2003, s. 231). Kelime,Ar. أمل/ emel/’den değil yukarıda belirtildiği gibiAr. amel’den dönüşen bir biçimdir.
  11. Kelimenin tarihî ve çağdaş biçimleri için bk. ESTY, s. 445.
  12. Bu sözcüğün etimolojisine değinen Usmanova’nın (2016, s. 86-87) belirttiği üzere kelimenin dayandırıldığı kök as- fiilidir.
  13. Clauson ile Şçerbak bu sözcüğün alıntı olduğunu düşünmüşlerdir (bk. Clauson, 1972, s. 763; ESTY, 2003, s. 7-8).

Şekil ve Tablolar