yi ve Kötü Prens Öyküsü, Eski Uygur Türkçesi Dönemi’nin Budist çevredeki uyarlama çeviri metinleri içinde söylem ve söylev açısından değerli öykü metnidir. Öyküde, iyi ve kötü düşünceli iki prensin mücadelesinden çok, bir prensin kendisi, çevresiyle birlikte tüm canlıları iyiye, doğruya, mükemmele ve sonsuz mutluluğa eriştirmede yaşadığı sıkıntılar dile getirilir (Alyılmaz, 1998, s. 11). Bu bağlamda, İyi Düşünceli Prens’in bir bakıma erginleşme aşamalarını da ifade eden öykü, onun bu yolculuğunda aynı zamanda Bodhisattva olma yolundaki acılarını ayrıntılı olarak dile getirirken Budist öğretinin genel olarak bütün unsurlarını da metin içeriğinde okuyucuya yansıtmıştır.
Edim bilimi, temelde amaç olarak, metni üretenin niyetinin ve amacının belirlenmesi (Yılmaz, 2020, s. 1) olarak tanımlanmıştır. İletişimde alıcının ve vericinin bütün bilgi birikimi, kültürel ve toplumsal statüsü, ruh durumu ve bütün bu unsurları niyet ve amaç yönüyle içeren mesajın anlamlandırılması, yorumlanması, bu bağlamda edim bilimin inceleme alanına girmektedir.
Özelde, Eski Uygur Türkçesi, genelde ise, Türk dili tarihinin yazı dili boyutundaki değerli eserlerinden biri olan İyi ve Kötü Prens Öyküsü’nün öncelikle başkarakterler ardından ise diğer karakterler ve onların konuşma eylemleri, ilgili bağlamlar içinde konuşmacı ve dinleyici olarak, iletişimsel anlam değerleri, amaçlar ve niyetler yönünden J. Searle’nin edim söz sınıflandırması temel alınarak değerlendirilmesi ve incelenmesi, Türk kültürü ve Türk dili açısından “değerli” olarak düşünülmüştür.
Kuramsal Çerçeve
Dil, kültürel varlık değeri olarak insanı birey yapan ve onu, içinde yaşadığı kültürel çevrede kimlikli, sosyal kişilikli yapan en önemli değerdir. Birey, sahip olduğu dil değeri ile kendi varlığını ve sosyal konumunu elde ederken, aynı zamanda ait olduğu cemiyet içinde de yapıp ettikleriyle sözleriyle birlikte şahsiyet kazanır ve şahsiyetini dili kullanım biçimiyle değerli kılar. Bu bağlamda dilin iletişim işlevi, onu soyut dizgesel düzleminden sıyırarak birey ve içinde yaşadığı cemiyet için imgesel bir anlam değeri olan iletişim aracına dönüştürür. Dilin nitelikleri de kullanımı ile birlikte konuşma dili ve yazı dili ile kendini gösterir.
Dilin konuşma dili ve yazı dilindeki kullanımı iletişim bakımından konuşmacı ve dinleyici olarak temelde iki düzlemde ele alınır. Verici olarak değerlendirilen konuşmacı, iletişimde bilgiyi, mesajı ve veriyi alıcıya ileten, bu açıdan ön plana çıkan ve iletişimi başlatan unsur olarak bilinir. Bu bağlamda dilin kullanımında konuşmacının vurgulanması, onun söylediklerinin davranışsal anlam değerinin öne çıkarılması, farklı bir alanı ayırt edici kılmakta ve yine anlam bilimi ile ilişkili olarak farklı bir alan olan edim bilimini ortaya çıkarmaktadır. Edim biliminin dile yaklaşım ve bakış açısı da kendinden önceki dönemlerden bu bakımdan farklı olmuştur.
Dil, mantıksal pozitivist yaklaşımla kurulan doğru-yanlış ve protokol cümlelerini esas alan bir “kişisiz” konuşma yerine, karşılıklı konuşmaya dayanan ve dilin ana işlevinin iletişim olduğu bir yaklaşımla ele alınır. Bu yaklaşımda, konuşmayı gerçekleştirenlerin bireysel özellikleri ve iletişim ortamının bilgisi, gündelik iletişim etkinliği içinde değerlendirilir ve cümle bağlamlarının anlam değerleri önemsenir. Yani, “bir şey söylemek aynı zamanda bir şey yapmaktır” düşüncesi dile yaklaşımı belirler. Bu bakımdan dil, bir edim alanında görülür ve konuşurların gündelik yaşamdaki yönelimleri, edimleri dilin bu kullanımları içinde güç ve performans açısından tespit edilir ve incelenir (Ricoeur, 2000, s. 15). Edim bilimine ilişkin konunun uzmanları ve araştırmacılar, onun farklı biçimde tanımlamalarını yapmışlardır. Açıklamalar ile desteklenen ve birbirine yakın olarak temelde dil biliminin bir alt dalı olarak ifade edilen edim bilimi, bu açıdan Günay (2004) tarafından, kullanım ve eylemler içinde dili açıklamayı hedefleyen dil biliminin bir alt dalı olarak; yine Toklu’ya göre (2003) dilin göstergelerden oluşan soyut bir dizge olarak değil de simgesel bir iletişim sistemi olan bir alt dal şeklinde ifade edilmektedir. Öte yandan farklı tanım olarak, dilin iletişimsel eylemine vurgu yapan Kasper (1997), edim bilimi, dilin söylemde kullanımı ve toplumsal kültürel bağlamı içinde iletişim eyleminin incelenmesi olarak değerlendirirken; Delbecque (2006) de dili kullanırken kişilerin yaptıklarının incelenmesini karşılayan bir tanımlama yapmıştır. Tanımlardan hareketle edim bilimi, dilin kullanımının iletişimsel boyutu konuşmacıyla değerlendirilirken, bir alt dal olarak da yine dil bilimi içinde ifade edilmiştir. Konuşmacının dilin kullanımında öne çıkması dilde “anlam”ın da önemli olmasını doğurmuştur.
Dil felsefesindeki temel tartışmalar “anlam”ın tanımlanmasına yönelik olmuştur. “Anlam”a dair edim bilimi açısından çözüm, Aysever (1994) tarafından tek yönlü bir bakış açısıyla (İdeci, Göndergeci ve Davranışçı) değil, dilin kurallarını temel alan bir davranış biçimi olarak kabul edilip, anlamın da bu kurallar içinde aranması gerektiğini dile getiren bakış açısıyla değerlendirilir. Çünkü diğer yaklaşım ve bakış açılarında tek yönlülüğün egemen olduğu dile getirilir. Örneğin; İdeci yaklaşımın çözüm önerisinde Locke (2004), sözcüklerin sadece kendilerini kullananların zihinlerindeki idelerin yerine geçtiğini; Göndergeci yaklaşımın çözüm önerisinde ise, Wittgenstein’in adların nesnelerin yerini tuttuğu gibi tümcelerin de olguların yerini tuttuğu dile getirilir (Akt. Hadot, s. 2011). Davranışçı yaklaşımın çözüm önerisi de Bloomfield (1995) tarafından konuşanın temel alınarak konuşmacının durumu, konuşma ve dinleyicinin cevabı biçiminde olduğu ifade edilir. Tüm bu değerlendirmelerde, edim biliminin çözümünün diğer yaklaşım çözümlerini kapsadığı ve dilin dizgesel kurallarının göz ardı edilmeyerek, anlamın da bu kurallar içinde aranması gerektiği dile getirilir.
Edim bilimine ait kuramlar, her bir yaklaşımın kendi felsefesi ve bakış açısı içinde gelişirken, bu açıdan öne çıkarak ve söz edimleri kuramını ortaya koyan L. J. Austin ve J. Searle’dir. Çalışmanın kapsam sınırlılığı gereği bu iki araştırmacının kuramı ve yaptıkları sınıflandırmalar ele alınacaktır.
Austin’in söz edimlerinin anlam bilimi içindeki yeri ve farkını ortaya koyduğu, onları iletişimsel anlam değerleri bakımından sınıflandırdığı ve örnek cümleler ile açıkladığı söz edimleri kuramı, öğrencisi J. Searle tarafından da geliştirilerek devam ettirilmiştir. Konuşmacının ifade ettiği cümledeki sözcüklerin her birinin dil bilimi açısından anlam değerlerinden daha fazla anlam değerlerine sahip olduğu ve farklı anlam değerlerini de ifade edebileceği bilinmektedir. Dinleyiciye de farklı anlam değerleri böylelikle aktarılır, iletilir. Bu bağlamda, konuşmacının cümlesinde kullandığı fiillerin de anlam değerleri farklı nitelikte gücü kapsamaktadır. Edim söz edimleri de konuşmacının dile getirdikleriyle eylemde bulunduğu söz edimleridir (Üstünel, 2020, s. 131). Böylelikle dilin konuşulması, iletişimsel olarak bir bildirge ile karşı tarafa (dinleyiciye) belirli kurallar içinde anlamlı bir bildirimde bulunmaktır. J. Searle, bir dili konuşmanın, bildirimde bulunmanın, yani söz edimlerinde bulunmanın, emir vermek, soru sormak, söz vermek vb. ile göndermede bulunmak ve yüklemek gibi biraz daha fazla soyut edimlerde bulunmak demek olduğunu ifade etmiş ve yine dili konuşmanın, kurala dayalı bir davranış girişiminde bulunmak olduğunu dile getirmiştir (Searle, 2000, s. 83-91). Söz ediminde bulunulurken yani dili konuşurken, göndermede bulunmak ve yüklemede bulunmak, farklı söz edimlerini, edimsel fiilleri ve fiil deyimlerini de kullanmayı gerektirmektedir. Söz edimlerinin yüklemede ve göndermede farklılaşması da Austin’in ortaya koyduğu ve Searle’nin de kabul ettiği farklı bir tanımı, yani edim söz edimlerini ortaya çıkarmıştır. Bu edim söz edimlerini gösteren fiiller de şöyle sıralanır: “Bildirmek, betimlemek, kesinlemek, uyarmak, yorumda bulunmak, buyruk vermek, rica etmek, eleştirmek, özür dilemek, kınamak, onaylamak, buyur etmek, söz vermek, itiraz etmek, istekte bulunmak, gerekçelendirmek” (Saerle, 2000, s. 92-93).
Austin, söz edimleri ile konuşmacının, yani sözü söyleyenin aynı anda üç tür edimi gerçekleştirdiğini dile getirir ve bu edimleri şöyle sıralar: “Dillendirme (düz söz edimi), edim söz edimi, etki söz edimi” (Akt. Polat, 2010, s. 45). Düz söz edimini belirli kurallar çerçevesinde belli dil birimlerinin bir araya getirilip sesletilmesi (dillendirilmesi) olarak; edim söz ediminin konuşan kişinin teşekkür etme, reddetme, kabul etme vb. edimleri yerine getirmesi; etki söz edimini ise, başlangıçtaki niyetin, amacın dışında dinleyici üzerindeki etkisi şeklinde tanımlar ve şu örneklerle de açıklar:
Düz söz edimi: Bana “üzerine ateş et!” demek isteyerek ve o kişisine gönderme yaparak “Ona ateş et!” dedi.
Edim söz edimi: “Ona ateş etmem konusunda bana baskı yaptı.” (Öğüt veya buyruk, emir verdi).
Etki söz edimi: “Ona ateş etmem konusunda beni ikna etti” (Polat, 2010, s. 45-46).
Örnekler incelendiğinde, düz söz ediminin bireyin kullandığı, ağzından çıkan sözün belirlenmiş bir amaçla ifade edilmesi olarak dile getirildiği, edim söz ediminin ise, bireyin dillendirdiği, sesletimde bulunduğu düz bir sözün iletişim değeri taşıması ve bir edim gücünü ifade etmesi olarak görülür. Diğer yandan etki söz edimi, diğer iki edimden de farklı biçimde konuşmacının sözünün amacı, niyeti dışında yönlendirilmesi ve tahmin edilemeyen bir sonuçla sonlanmasıdır.
Söz edimleri, dil ile ilgili diğer edimlerden farklı olarak sözün iletişimsel değeri, gücü ve anlamını öne çıkarmışlardır. Searle, söz edimlerinin farkının da onların anlamlı olmasından kaynaklandığını dile getirmektedir (Searle, 2000, s. 85). Bu bağlamda, söz edimleri, konuşmacının cümlelerinde anlatmak istediğinden çok daha fazla bir şeyi anlatmak istediğini ifade etmektedir. Öyle ki; Searle de söz edimlerinin iki temel bileşenden oluştuğunu, bunların da önerme içeriği ve edim söz gücü olduğunu söyler ve önerme içeriği kavramının tümceyi oluşturan dilsel ögelere karşılık geldiğini; edim söz gücü kavramının ise, bir iletişim ortamındaki tümcenin iletişim değerini karşıladığını dile getirir (Searle, 2006, s. 158-159). İki bileşen için örneklendirme yapılacak olursa, a) “Kitapları düzelt!” b) “Kitapları düzeltebilir misin? c) “Keşke kitapları düzeltsen!” örnekleri verilebilir. Örneklerde üç değişik emir, istek, dilek şeklinde edim söz gücü bulunurken; tek bir önerme olan “kitapları düzeltmek” içeriği kullanılmıştır. Öte yandan edim söz gücü bazen “Söz veriyorum, kitapları düzelteceğim.” örneğinde olduğu gibi söz verme ediminin açık biçimde bağlamdan anlaşılabildiği gibi, “Kitapları düzelteceğim.” örneğinde olduğu gibi de bağlama ilişkin olarak, söz verme ile birlikte planlama, karar verme, bilgi verme gibi iletişimsel anlam değerlerini karşılamaktadır. Bu bakımdan söz edimleri açık (belirtik) ve örtük biçimde birbirinden ayrılarak sınıflandırılabilmektedir.
Edim söz edimlerinin iletişimsel değerleri bağlam içindeki farklı işlevleri (güçleri) ifade etmesi ile sınıflandırılmıştır. Bu bağlamda Searle, edim söz edimlerinin amacını “iddia edici, yönlendirici, yükleyici (taahhüt edici), ifade edici ve bildirici, bildirimler” şeklinde 5’e ayırmış; iddia edicileri kısaca, konuşmacının dinleyiciyi önermenin doğruluğuna mecbur bırakması olarak, uyma yönünün sözden dünyaya olduğu, içtenlik koşulunun inanç olduğu betimlemeler, bildirimler, sınıflandırmalar olarak açıklamış; yönlendiricileri; dinleyeni önerme içeriğinin edim söz gücü doğrultusunda davrandırmaya çalışmak olduğu, uyma yönünün her zaman dünyadan söze doğru olduğu ve içtenlik koşulunun her zaman arzu olduğu ve “istek, emir, komut vb.” söz edimlerini karşılaması biçiminde ifade etmiş; yükleyicileri; konuşmacıyı önerme içeriği doğrultusunda davranmak zorunda bırakan, uyma yönünün dünyadan söze olan ve içtenlik koşulunun niyet olduğu söz edimleri olarak dile getirmiş; ifade edicileri; söz ediminin sadece içtenlik şartını yerine getiren edimler olduğunu, “özür dilemek, teşekkür etmek, teselli etmek vb.” edim sözel güç taşıyanlarla karşılandığını vurgulamış; bildirimleri, bildiricileri ise, edim söz amacı dünyayı değişikliğe uğramış olarak temsil ederek dünyadan bir değişim oluşturmak olan, uyma yönünün hem dünyadan söze hem de sözden dünyaya doğru olduğu edimler olarak ifade etmiş ve Austin’in kullanım belirtici olarak adlandırdığı bildirimlere “Savaş ilan edilmiştir, Sizi karı koca ilan ediyorum, İstifa ediyorum.” gibi örnekleri sunarak açıklamıştır (Searle, 2006, s. 169-171; Polat, 2010, s. 49-50). Söz edimleri, konuşmacının dile getirdikleriyle anlamlı bir eylemde bulunduklarını, söz ile dünya arasında bağ kurduklarını, içtenlikle hangi koşulla ifade ettiklerini nitelemektedir. Her bir edim söz ediminin zaman, yer, koşul ve kişi bakımından değişkenlik gösterdiği ve edim gücünü de buradan aldığı açıktır.
Öte yandan, kişinin ruhsal durumunu ifade eden fiillerin edim sözel gücü de dikkat çekicidir. Bu türden edimseller, ruhsal davranışlarla ilgili olarak, fiillerin kullanım biçiminin bağlamda ifade edilmesiyle metinlerde öne çıkmaktadır. Dışa vurucu olarak sınıflandırılan bu edimseller, kişilerin duygu ve düşüncelerini ifade eden ve psikolojik olarak davranışları betimleyen, onları karşıdaki kişiye göstermesini sağlayan ifadeleri karşılamaktadır. Kişinin ruhsal durumu, içtenlik koşuluyla birlikte dışa yansıtılıp vurulmakta ve bu davranışı içeren durum içtenlik koşuluyla gerçekleşmektedir. Dışa vurucu edim söz edimlerinin kişilerin duygu ve düşüncelerini ifade etme işlevi yanında, toplumsal samimiyet ve ilişki işlevlerine yönelik de görevleri vardır. Konuşan kişilerin de duygularını ve düşüncelerini edimsellerle belirtik veya örtük biçimde ortaya koyduğu görülür (Üstünel, 2020, s. 145). Edim söz edimlerinin sınıflandırılmasında yükleyiciler, yönelticiler, karar belirticiler, dışa vurucular, bildirgeler şeklinde yapılan ayrım, edimsellik ifade eden ve birden fazla anlamı karşılayan fiiller için de çok yönlülük göstermektedir. Bu bağlamda bir fiil hem yöneltici hem de yükleyici olabilir. Edim söz edimleri açısından yöneltici fiillerin, konuşmacının karşısındaki dinleyiciden bir şey yapmasını istemesini belirtirken bazen bu durum istek, öneri veya teklif biçiminde olurken bazen de emir biçiminde daha fazla girişimi göstermesi bakımından fiillerin çok anlamlılık yönüne örnek oluşturmaktadır.
Dünyadaki doğal dillerin tamamında bulunan edim söz edimleri, o dillerdeki fiiller ile ifade edilip anlamlandırılırken o dilin de kültürel bir değer olarak aynı zamanda bir parçasını ifade eder konumdadır. Çünkü diller, ait oldukları kültürün yaşayış ve inanış biçimini yansıtan en önemli unsurlardır. Kültürü yaşayan ve yaşatan millet ve topluluğun ruhsal içtenlik durumunu, sevinçlerini, üzüntülerini yansıtan övgüleri, öğütleri, ricaları, istekleri, şakaları, emirleri vb. tüm kültürel değerleri ve değer yargılarını söz edimleri, fiiller ve fiil deyimleri aracılığıyla dinleyiciye aktarmada önemli bir rol oynamaktadır. Bu bağlamda, dile ait yazılı metinlerdeki konuşma örgülerini dinleyen dinleyicinin de okuduğu metindeki bağlamlar içinde kültürel değerleri bilmesi ve anlaması gerekmektedir. Dilin tarihî gelişim ve değişimini yazılı metinlerde takip edebilen dinleyici, aynı zamanda dilin art zamanlı değişim ve gelişimini de öğrenir ve bu devinimin tanığı olur. Çünkü dilin geçirdiği biçimsel devinim aşamalarını görerek kullanılan biçim ve işlevleri rahatlıkla anlar. Bu bakımdan Türkçe ve Türk kültürü de söz edimleri açısından incelenmeye değer tarihî metinleri, dönemsel olarak yazı dili boyutunda ifade eden dünyadaki değerli doğal dillerden, millî kültürlerden birisidir.
Amaç ve Önem
Bu çalışma ile Eski Uygur Türkçesi Dönemi’nin değerli bir eseri olan İyi ve Kötü Prens Öyküsü’nde yer alan edim sözel güce sahip fiillerin J. R. Searle’nin edim söz edimleri sınıflandırmasına göre değerlendirilmesi ve incelenmesi amaçlanmıştır. Türkçenin tarihî dönem metinleri üzerinde söz edimleri açısından özellikle bir önceki ve bir sonraki döneme ait eser metinlerine ilişkin çalışmalar yapılmıştır. Bu bağlamda, Börekçi & Taşkın (2021)’ın hazırladığı çalışma, “Orhun Yazıtları’nda söz edimleri” adıyla kitap bölümü biçiminde yayımlanmış ve çalışmada yazıtların söz edimlerinin önemi dikkatlere sunulmuştur. Bir sonraki dönem olan Orta Türkçe Dönemi’ne ait eserler üzerine dikkat çeken çalışma ise Üstünel (2020) tarafından “Edim bilimi bakış açısıyla Kutadgu Bilig” adıyla kitap olarak yayımlanmıştır. Eser, edim bilimi bakımından kapsamlı ve özgün olarak hazırlanmış olması nedeniyle önemlidir. Çalışmanın, yapılan bu çalışmalara genel anlamda kapsam, amaç ve önem yönünden katkı sunacağı ve özel anlamda da Eski Uygur Türkçesi Dönemi eserlerinde edim söz amaçlı kullanılan fiillerin tespit edilmesine yönelik özgün niteliğe sahip bir çalışmanın eksikliğini ilgili eser düzeyinde dolduracağı düşünülmüştür.
Eser ile ilgili edim bilimi açısından bu türde bir çalışmanın daha önce yapılmaması ve eserdeki edim sözel güç taşıyan fiillerin dikkat çekici boyuttaki önemi, alana ait çalışmalar için bir eksiklik ve boşluk oluşturduğu düşüncesini ortaya çıkmıştır. Bu nedenle çalışma ile bu eksikliğin giderileceği ve eser üzerine yapılan çalışmalara farkındalık kazandırıp katkı sunacağı düşünülmektedir. Çalışma sonucunda, eserin dikkat çeken bu niteliği ile hem Eski Uygur Türkçesi Dönemi eserlerinin edim bilimi açısından önemli olduğunu hem de genel olarak Türkçenin, Türk kültürünün Eski Türkçe Dönemi’nden itibaren dilin kültürel bağlamdaki kullanımının iletişimsel anlam değerini ve konuşma ediminde sözcelerin hedef dildeki uygun üretiminin önemini göstereceğine inanılmaktadır.
Yöntem
Türkçenin tarihî dönem metinleri, söz edimleri bakımından zengin söz varlığına sahiptir. Kavram işaretleri ve sözcüklerin zengin anlam değerleri söz edimlerinin gücü ve onların iletişimsel değerleri açısından araştırılmaya değerdir. Çalışmada, bu etkenler göz önünde bulundurularak nitel araştırma yöntemlerinden söylem analizi yöntemi tercih edilmiştir. Dilin kullanımının cümle düzeyinin ötesine geçişini kapsayan söylem terimi (Stubbs, 1983) dil bilimi temelinde metnin çözümlenmesini ifade ederken, söylem teriminin dilin kullanımının bağlam olarak toplumsal bağlam içinde değerlendirildiği bir tanımla da dile getirildiği görülür. İlgili tanıma göre, dilin işlevsel boyutu ön planda yer alırken, söylenenler de değerlidir. Öyle ki, söylenenlerin hangi toplumsal eylemleri gerçekleştirdiği, konuşma durum bağlamının ve de kişiler arasındaki ilişkilerin söylemi nasıl şekillendirdiği incelenebilir (Akar ve Martı, 2015).
Çalışma, İyi ve Kötü Prens Öyküsü’nde söylem analizi ile elde edilen verileri ortaya koymuştur. Bu bağlamda, çalışmada öyküde yer alan iletişimsel anlam değerindeki ifadeler anlam birliği yönünden birleştirilmiş, toplumsal ve durum bağlamına göre değerlendirilerek; ifade edilenler ile hangi toplumsal eylemlerin hangi fiillerle nasıl ve hangi amaçla yapıldığı,J. R. Searle’nin edim söz edimleri sınıflandırmasıyla dikkatlere sunulmuştur. Araştırmanın veri kaynağı olarak, “Hamilton, R. J. (2011). İyi ve Kötü Prens Öyküsü: Dunhuang Mağarası’nda bulunmuş Buddhacılığa ilişkin Uygurca el yazması. (Çev.: V. Köken), (2.Baskı). Ankara: Türk Dil Kurumu.” künyeli eseri alınmıştır.
Bulgular ve Yorumlar
Öykü, uyarlama çeviri eser olarak, dil nitelikleri bakımından, Eski Uygur Türkçesinin gelişmiş bir yazı diline ve anlatım biçimine sahip olduğunu göstermektedir. Öyle ki, söz dizimi düzeyinde doğrudan ve dolaylı aktarım cümleleri, şart cümleleri, istek cümlelerinin geçiş sıklığının yüksekliği dikkat çekmektir. Bu bakımdan fiillerin iletişimsel olarak kullanımı da öne çıkmıştır. Ayrıca, öyküde fiil ve fiil deyimlerinin, özlü sözlerin zenginliği de dönemin anlatım biçiminin niteliğini ortaya koymuştur.
Öyküde, tüm canlıları seven, onlara acıyan ve onları yaşadıkları her türden eziyetlerden kurtarmak isteyen aynı zamanda da kendi kurtuluşunu gerçekleştirmek isteyen iyi düşünceli bir prensin “Bodhisattva olma” yolunda yaşadıkları ilgi çekici ve etkili bir anlatımla sunulur. Öykü, genel olarak her şeyi bilen anlatıcı bakış açısı ile geçmiş zamanın 3. tekil şahsı ile anlatılmıştır.
Yükleyiciler. İyi Düşünceli Prens’in çevresindeki insanların çektiği sıkıntıları, acıları bitirmek için onlara yardım etmek istemesi ve bunun için de han babasından yardım istemesi ile başlayan öykü, daha sonra ise, Prens’in bu durumun babasının çevresinde yarattığı olumsuzluk nedeniyle kendi kendine bu sorunu çözme sorumluluğunu üstlenmek hem canlılara yardım etmek hem de “kendi yolculuğuna” “kendi cevherini bulmak” için çıkması anlatılır. Yolculuk için babası ile olan izin verip vermeme tartışması, daha sonra yaşlı bir rehbere güvenilerek prensin ona emanetinin yüklenmesi ve sonunda da yolculuğa çıkılması aktarılır. Ardından da Ejderhalar Hanı’nın onu kabul ederek öğretiyi öğrenmek istemesi ve ilerleyen bölümlerde de Prens’in dilencilere yaptığı iyilik ve verdiği söz okuyucuya mesaj olarak iletilir.
Öyküde, J. R. Searle’nin söz edimi sınıflandırmasına göre, yükleyici edim söz amacıyla kullanılan fiiller iletişimsel anlam değerleriyle birlikte tablolarda gösterilmiştir.
Öyküde, söz verme güvence verme ve onayla(ma)ma iletişimsel anlam değeri yönünden edim sözel güç taşıyan fiillerin geçiş sıklığının Prens’in yolculuğa çıkmaya hazırlandığı bölümlerde yoğun olduğu görülür.
Söz verme, güvence verme ve onayla(ma)ma anlam değerlerinde 14 edim sözel fiil kullanılırken, sorumluluk alma ve kabul etme(me) anlam değerlerinde ise, 7 edim sözel fiil kullanılmıştır.
Yönelticiler. Öykünün başlangıç bölümünde baba-oğul (konuşmacı-dinleyici) arasındaki buyruk verme, istekte bulunma, izin ver(me)me iletişimsel anlam değerindeki yöneltici amaçlı edim sözel fiiller dikkat çeker. Prens’in okyanusa gitmek için babasından izin istemesi, bunun için istekte bulunması ve babasının da önce izin vermeyip daha sonra onaylayıp izin vermesi akıcı bir anlatımla aktarılır. Daha sonra ise, yine olay örgüsü çerçevesinde Ejderhalar Hanı’nın prensi kabulü, dilencilerin Prens’ten kurtuluş için istekte bulunmaları anlatılır.
Yöneltici edim söz amacıyla kullanılan fiiller iletişimsel anlam değerleriyle birlikte tabloda gösterilmiştir.
İyi Düşünceli Prens’in babasının, öykünün ilk bölümünden itibaren üst hiyerarşik statüsünü kullanarak etrafına buyruklar vermesi, bağlamlar içinde buyurma anlam değerindeki fiillerin kullanım sıklığını artırmıştır. Ardından ise, Prens ile birlikte daha alt sosyal statüde olan karakterlerin istekte bulunma anlam değerindeki fiillerinin geçiş sıklığının geldiği görülür. Bu bağlamda, öyküde 10 buyurma, 8 istekte bulunma, 3 izin vermeme ve 1 de öğüt verme anlam değerinde edim sözel fiil kullanılmıştır.
Dışa vurucular. Olumlu ve olumsuz saygı bildiren fiiller. Öyküde, dışa vurucu edim söz edimleri, olumlu ve olumsuz saygı bildiren fiillerin iletişimsel anlam değerinde kullanımı ile gerçekleşmiştir.
Dışa vurucu olumlu ve olumsuz saygı bildiren fiiller tablolarda dikkate sunulmuştur.
Öyküde, Ejderhalar Hanı’nın Prens’i karşılaması, onu kabul etmesi, onun bilgisine ve erdemine değer vermesi ve de ondan öğretiyi öğretmesini istemesi olumlu saygının iletişimsel anlam değeri olarak dışa vurulduğu ve somut bir biçimde ruh durumunu gösterdiği görülür.
Olumsuz saygı ise, Prens’in kaldığı evde gördüğü hoş olmayan davranış, tutumla ağırlanması ve homurdanarak kendisine davranılması olumsuz saygıyı bildiren fiillerle konuşma bağlamında kullanılmıştır.
Öyküde, 14 olumlu saygı bildiren fiile karşılık, sadece 3 olumsuz saygı bildiren toplam 17 dışa vurucu amaçla kullanılan edim sözel fiil kullanılmıştır.
Sonuç ve Öneriler
Öykü, temelde İyi Düşünceli Prens’in yaşadıkları ve iyiyi, doğruyu, bilgiyi aradığı erginleşme yolculuğu çerçevesinde Budist öğretiyi ibretlik mesaj verici olaylar zinciri şeklinde ele alarak okuyucuyu, dinleyiciyi etkileyip onda “olması istenen davranış ve tutumları” somut örnek olaylar ile yansıtmayı amaçlar. Öyküdeki, olay örgüsünün akışı ve karakterlerin seçimi de bu amaca yönelik olarak belirlenmiştir. Edim bilimi açısından öyküdeki karakterlerin yani konuşmacı ve dinleyicilerin bakış açısıyla da olay örgüsü bir problemin çözüme kavuşturulmak istenmesi ile başlar. Bu bağlamda, öyküde yöneltici amaçla edim sözel güç taşıyan fiillerin geçiş sıklığının yüksek olduğu tespit edilmiştir. Özellikle de buyurma iletişimsel anlam değerindeki fiillerin yoğun kullanımı da hiyerarşik olarak Prens’in babasının çevresindekileri buyruklarıyla yönlendirmek ve bu sayede de iletişimsel boyutta problemin çözümünü sağlayacağını göstermek istemesinden kaynaklandığı çıkarımı yapılabilir. Prens’in babası böylelikle bu edim söz edimleri ile dünyayı söze uydurmuştur. Yöneltici edim sözlerle dünya söze uydurulurken dinleyiciden bu doğrultuda bir şey yapmasını buyurmak, istemek, rica etmek, vb. dileklerde bulunması amaçlanır (Yule, 1996, s. 54; Searle, 2000, s. 48-49). Öykünün başlangıç bölümlerindeki konuşma örgüleri de bu boyutta yöneltici amaçlı edim söz edimlerinin buyurma ve istekte bulunma anlam değerindeki kullanımının yoğunluğunu göstermiştir. Ardından ise, izin vermeme ve öğüt verme anlam değerlerindeki fiillerin kullanımı yoğunluktadır. Öte yandan bu kullanımlarda buyurma ve istekte bulunma anlam değerinde birden fazla farklı fiilin farklı toplumsal bağlamlardaki kullanım çeşitliliği de diğer anlam değerinde kullanılan fiillere göre fazladır. Bulgulardan elde edilen verilere göre, fiillerin kullanım analizi tablolarda gösterilmiştir.
Tablolarda dikkat çekici olarak, yöneltici edim sözel güce sahip bazı fiillerin (tabloda altı çizili) farklı konuşma bağlamlarında farklı iletişimsel anlam değerinde kullanıldığı tespit edilmiştir. Bu fiillerin iletişimsel anlam değerindeki kullanım farklılığı, edim bilimsel olarak söylenenlerin hangi yerde, hangi zamanda, nasıl ve niçin sözcelendiğini de göstermekte ve böylelikle de öykünün anlatım zenginliğini ortaya koymaktadır. Bu bakımdan öyküdeki her bir olay örgüsü içinde karakterlerin konuşmacı ve dinleyici olarak niyetlerini ve amaçlarını edim sözel güç taşıyan farklı fiiller ile ifade etmiş olmaları, Türkçenin anlatım zenginliği ve kavramları karşılama gücünü göstermesi bakımından değerlidir.
Öyküde, yöneltici amaçla kullanılan edim sözel fiiller ile birlikte yükleyici amaçla kullanılan edim sözel fiillerin geçiş sıklığının birbirine yakın olması dikkat çekmiştir. Özellikle bu bağlamda söylenenlerin yönünün dünyadan söze doğru olduğu her iki amaçla kullanılan fiillerin iletişim anlam değerlerinden tespit edilmiştir.
Yükleyici amaçla kullanılan edim sözel fiillerin söz verme anlam değerinde, diğer anlam değerindeki fiillerden daha fazla farklı fiil kullanılarak anlamlandırıldığı görülmüştür. Aynı zamanda yine güvence verme anlam değerindeki fiiller ile de birlikte kullanımının yoğun olduğu tespit edilmiştir. Bu bağlamda, öyküdeki karakterlerin özellikle de İyi Düşünceli Prens’in hem kendi için hem de diğer canlılar ve insanlar için sorumluluklar yüklenmek istemesi ve kendisiyle birlikte onları sıkıntı ve acı veren koşullardan kurtarma çabasında olması, bu fiillerin geçiş sıklığını bağlamlar içinde yükseltmiş olduğu görülür. Öykünün Prens karakteri üzerinden vermek istediği mesajla da bu bakımdan örtüşen bir fiil kullanımının olduğu tespit edilmiştir. Yine öyküde bu bağlamda, Eski Uygur Türkçesinin özellikle söz verme ve güvence verme anlam değerini karşılayan fiillerinin çeşitliliğinin de toplamda 14 olduğu ve yükleyici amaçla kullanılan edim sözel fiiller içinde geçiş sıklığının en yüksek olduğu tespit edilmiştir.
Yükleyici amaçla kullanılan edim sözel fiillerin kullanım analizi tablolarda dikkatlere sunulmuştur.
Tablolardaki veriler incelendiğinde, bazı fiillerin de hem yöneltici hem de yükleyici amaçla edim sözel güç taşıdığı görülmüştür. Bu bağlamda, daha önce buyurma ve izin vermeme anlam değerindeki köŋülin bėrtme- fiil deyimi yükleyici edim söz edimi olarak söz verme anlam değerinde kullanılmıştır. Ayrıca, kabul etme ve onayla(ma)ma anlam değerinde kullanılan tapla- fiili de yine birden fazla iletişimsel anlam değerinde yükleyici amaçla kullanılan edim sözel fiil olarak dikkat çekmiştir.
Çalışmada, dışa vurucu amaçlı kullanılan edim sözel fiillerin saygıyı hem olumlu hem de olumsuz olarak öyküdeki farklı toplumsal bağlamlarda doğrudan / dolaylı aktarımlarla karşıladığı ve bu kullanımlarla saygının iletişimsel olarak karşı taraftakine bildirildiği ve de iletişimsel boyutta anlamlandırıldığı tespit edilmiştir.
Yükleyici ve yöneltici amaçla birden fazla iletişimsel anlam değeri taşıyan farklı fiiller, benzer şekilde öyküde, dışa vurucu edim söz edimlerinde de olumlu ve olumsuz saygı bildiren farklı fiiller olarak kullanılmıştır. Özellikle olumlu saygı bildiren fiillerin geçiş sıklığının yüksekliği, fiillerin iletişimsel anlamda öykünün mesajında ve yazılma amaçlarından biri olarak da olumlu saygı bildirmeyi amaçladığını göstermektedir. Olumsuz saygı bildiren fiiller ise, Prens’in konuk olduğu evde karşılaştığı davranış biçiminde dikkat çekici şekilde kullanılmıştır.
Öyküde, dışa vurucu amaçlı kullanılan 14 olumlu saygı bildiren fiile karşılık, 3 olumsuz saygı bildiren fiil kullanılmıştır. Ayrıca, olumlu saygı bildiren edim sözel fiillerin diğer edim söz edimlerinde farklı iletişim anlam değerine sahip fiiller gibi çeşitli kullanımı da dikkat çekicidir. Fiiller ile ilgili analiz tabloda gösterilmiştir.
Tabloda da görüldüğü gibi, olumlu saygı bildiren 3 fiil de aynı zamanda yöneltici ve yükleyici amaçla kullanılan edim sözel fiillerdendir. kirk- fiili kabul etme anlam değerinde yükleyici edim söz amacıyla; nom nomla- fiil deyimi öğüt verme anlam değerinde yöneltici amacıyla ve tapın- udun- kılıŋ- fiil deyimi ise, onaylama anlam değerinde yükleyici amaçla kullanılan edim sözel güç taşıyan fiillerdir.
Öte yandan, dışa vurucu amaçla kullanılan edim söz edimlerinin iletişimde bulunan kişilerin ruh durumunun dışa vurulmasını anlamlandırdığı düşünüldüğünde, Türk kültüründe içten selamlaşmanın, içten duyguların paylaşımının göstermesi bakımından olumlu saygı bildiren öp-; kuçuş-; ıglaş-; sıglaş-;ögür- fiilleri de bağlamdaki kullanımı açısından dikkat çekmiştir. Bu bakımdan yine zengin bir anlatımın ve çeşitli nitelikteki bağlamların öyküde dikkat çekici biçimde kullanıldığı görülür.
İyi ve Kötü Prens Öyküsü’nün, Eski Uygur Türkçesi Dönemi’nin edim sözel güç taşıyan fiiller bakımından zengin eserlerinden biri olduğu elde edilen bulgular ile ortaya konmuştur. Edim sözel güç taşıyan fiillerin yükleyici, yöneltici ve dışa vurucu amaca yönelik olarak metin bağlamında geçiş sıklığının yüksek olduğu ve toplamda üç edim söz amacında 60 fiilin kullanıldığı tespit edilmiştir. Bu bakımdan öykünün Eski Uygur Türkçesinin tarihî dönem itibarıyla anlatım zenginliğini ve toplumsal bağlamda iletişimsel olarak eylemleri karşılama gücünü gösterdiği açıktır. Sonuç olarak, çalışmanın kapsamı, yönü ve tespitleriyle Türk kültürüne ait fiil ve fiil deyimlerinin Türkçede edim bilimsel yönden anlatım zenginliği ve çeşitliliğini kanıtlayan alan çalışmalarına katkı sunacağına inanılmaktadır.
Öneriler
Eski Uygur Türkçesi Dönemi’nde uyarlama çeviri yoluyla Türkçeye kazandırılan Budist çevre ya da Manihaist çevredeki benzer türdeki eserlerin söz varlığındaki fiiller, edim sözel güç bakımından karşılaştırılmalı olarak çalışılabilir. Böylelikle eserlerdeki fiillerin tarihî ve kültürel durum bağlamlarındaki edim sözel güçleri ve söz edimi amaçları bakımından kullanım farklılıkları karşılaştırmalı olarak ortaya konabilir.
Eski Uygur Türkçesi Dönemi’nden bir önceki ve bir sonraki tarihî dönem eserlerinde bu türden fiillerin kullanımı farklılık ya da benzerlikleri yönünden ele alınabilir.
Kaynakça
Akar, D. ve Martı, L. (2015). Söylem çözümlemesi. F. N. Seggie ve Y. Bayyurt (Ed.), Nitel araştırma yöntem, teknik, analiz ve yaklaşımları içinde (s. 242- 252). Anı.
Alyılmaz, S. (1998). Prens Kalyanamkara ve Papamkara Hikâyesi’nin Uygurcasının söz dizimi. Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Erzurum: Atatürk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü.
Aysever, L. (1994). Anlam sorunu ve John Searle’nin çözümü. Yayımlanmamış Doktora Tezi, Ankara: Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü.
Bloomfield, L. (1995). Language. Motilal Banarsidass.
Börekçi, M., & Taşgın, G. F. (2021). Orhun Yazıtları’nda söz edimleri. Ü. Hunutlu vd. (Ed.), Yunus Emre-Mehmet Akif armağanı Türk dili araştırmaları-II içinde (s. 281-315).
Delbeque, N. (2006). Linguistique cognitive: comprendre comment fonctionne le langage (Second Ed.) (Haz.: N. Delbecque,J.-R. Lapaire). De Boeck Université.
Günay, D. (2004). Dil ve iletişim. Multilingual.
Hadot, P. (2011). Wittgenstein ve dilin sınırları (Çev.: M. Erşen) (2. Baskı). Doğu Batı.
Hamilton, R. J. (2011). İyi ve Kötü Prens Öyküsü: Dunhuang Mağarası’nda bulunmuş Buddhacılığa ilişkin Uygurca el yazması (Çev.: V. Köken) (2. Baskı). Türk Dil Kurumu.
Kasper, G. (1997). Can pragmatic competence be Taught? Seconde Language Teaching and Curriculum Center.
Locke, J. (2004). İnsan anlığı üzerine bir deneme (Çev.: V. Hacıkadiroğlu). Kabalcı.
Polat, Y. (2010). Yabancı dil öğretiminde söz edimleri. Yayımlanmamış Doktora Tezi, Ankara: Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü.
Ricoeur, P. (2000). Söz edimleri kuramı ve etik (Çev.: A. Altınörs). Asa Kitabevi.
Searle, J. (2000). (Speech Acts) Söz edimleri: bir dil felsefesi denemesi (Çev.: L. R. Aysever) (1. Baskı). Ayraç.
Searle, J. (2006). Zihin, dil ve toplum: gerçek dünyada felsefe (Çev.: A. Tural). Litera.
Stubbs, M. (1983). Discourse analysis: The sosciolinguistics analysis of natural language. University of Chicago Press.
Toklu, O. M. (2003). Dilbilime giriş. Akçağ.
Üstünel Yaylagül, Ö. (2020). Edim bilimi bakış açısıyla Kutadgu Bilig. Türk Dil Kurumu.
Yılmaz, E. (2020). Edim bilimine giriş. Kavram-kuram-uygulama. Pegem Akademi.
Yule, G. (1996). Pragmatics. Oxford University Press.